Değerli okuyucularım. Hepinizin de yakından takip ettiği gibi, ülkemiz Cumhuriyet tarihinde görünmemiş büyük bir kumpas ve terör saldırısı ile karşı karşıya. Diyeceksiniz nedir bu Cumhuriyet tarihinde görülmemiş olan saldırı. Maalesef Orman yangınları. Uzman ve bilim adamı değilim ama mantığımla hareket ederek yazmak ve sormak istiyorum. Yüz bilerce dekar ormanımız malesef PKK hainleri tarafından her gün yakılıp kül edilirken, bu yangınlarla ortaya çıkan zehirli gazlar ve dumanların, insan sağlığına, canlıların sağlığına ve tarıma etkileri konuşulmaya başlanmalı ve bilimsel çalışmalara derhal öncelik verilmelidir. Kim bilir daha bu alçak hainlerin planlarında hangi Orman bölgelerimiz var yakılması planlanan. Karadeniz ve iç Anadolu bölgelerine sıçrayacak bir yangın serisinde ülkemiz büyük bir ekolojik denge bozukluğuna gitmeyecek mi. Tabi ki yangınlar devam ederken tartışma konusu olan Yangın söndürme Uçaklarının sayısı ile ilgili tartışmalarda eklenince ülkenin içinde bulunduğu durum resmen ortaya çıkıyor zaten.
Gelelim işin maddi boyutlarına. Ülke olarak zaten Pandemi şartlarının verdiği ekonomik sıkıntılar her geçen gün kendisini daha çok belli ederken, yanan ormanlarımızda yaşanan mağduriyetler için benim bir önerim var. Özellikle kamu da Birden çok maaş alıp bir aylık maaşları ile bir çok asgari ücretle çalışanların 10 senede göremeyecekleri paraları kazananların maaşlarının büyük bölümüne kesinti getirilip, yangınlarda zarar gören insanlar için harcansın. Yanan yerlerin yeniden ağaçlandırılmasında kullanılsın. Kamuda Bir den çok maaş alanların sayısı bilinmemekle beraber, özellikle belediyelerde Başkan ve bazı yöneticilerin Bir den fazla maaşlar aldıkları da ortaya çıkmaya başladı.Bir çoğu neredeyse dünyalığını, Yedi sülalesini Karun gibi yaşatacak servete ulaşmışken, neden hala gözleri doymaz anlamış değilim. Bir den fazla maaş alanların tek maaşları ödenerek diğer maaşlarına en az 6 ay el konulması durumunda yanan ormanlarımızdan zarar gören bir çok vatandaşımızın zararlarının karşılanmasından tutun da yeniden ağaçlandırmaya kadar her sorun çözülmesi açısından çok büyük bir kaynak oluşur. Garibandan, asgari ücretliden öyle İban numarası verilerek yardım istemekle olmaz. Biraz da dünyalığını yapıp, Yedi sülalesinin geleceğini garantileyenlerden istemek lazım. Diyeceksiniz bu çok zor. Yasal düzenleme vs bir çok işlem gerektirir. Çok da işlem gerektirmez. Bir gecede çıkacak olan Cumhurbaşkanlığı kararnamesine bakar her şey. Madem ki bu ülkede bir çok şey bir gecede değişiyor, yıllarca bu milletin sırtına yapışıp fiz iken dahi yetişme imkanları olmadığı halde bir çok kurumdan Bir den fazla maaş alanların elleri ceplerine ditsin artık. Eğer ki gariban vatandaştan bu devlet yardım istemeyi biliyor sa ki, yapılması gereken durumlarda bir ekmeği bile yarısına bölüp paylaşmayı her zaman benimsemiş biri olarak, biraz da bu milletin sayesinde yıllarca dünyalığını garanti edenlere de dokunabilecek güce ve iradeye sahip İktidar ve Devletin olması gerekir.
Yıllarca bu milletin sayesinde cebini dolduranlar derken, Sendika, Meslek Odaları Federasyonlarından tutunda, yıllarca koltuklarına yapışarak bir türlü inmek bilmeyen zihniyetin aldıkları maaşlara bir bakmak lazım. Örneğin bir sendika genel başkanı. Bir meslek odasının federasyon başkanı TESK Genel başkanı. Bunları maaşları devasa rakamlara ulaşan boyuttadır. Bu güne kadar bu ülke çok felaketler yaşadı. Bunların bir tanesinden bile maaşlarımızdan kesinti yapalım da yardım edelim dediklerini duyanınız oldu mu. Ben hiç duymadım. Demezler de, gözleri de doymaz. Çökmüşler milletin sırtına yıllarca kanını emerler. Çok garip ki bu millet de yıllarca kendi kanını emenleri hiç tepesinden aşağı indirmedi. Hepsine bu millet yolda görse secde edecek duruma geldi neredeyse. Böyle millete de böylesi yakışıyor demek ki, bu güne kadar hiç kimse bu zihniyete dur demedi. Yolda bir yerlerde görse ki görünebilenlerden bu tipler. Kimse çıkıp da tek kelime tepki vermediği gibi bir de bu zihniyeti alkışlarlar. Bir millet yıllardır kendi sırtından Karun gibi yaşayanlara, kendi kanını resmen emenlere tek kelime edemiyorsa yapacak bir şey de yok.
Gelelim milleti için canla başla çalışan, tabi ki sözde kendileri için canla başla çalışan bir çok milletvekiline. Bunların tabir yerindeyse kapılarında Domuzları eksik bir çoğunun. Dünyalıklarını yapmışlar, Ahrete çalışırlar mı bilemiyorum, her şeyleri yerinde. Bir elleri yağ da bir elleri baldalar. Milletvekili olmadan önce de bir çoğu Karun gibi zenginlerdi. Bu güne kadar yaşanan onca felaketin karşısında kaç tanesi maaşını bağışladı. Sözün özü, kendi kanını emenleri her zaman baş tacı eden ve tepki veremeyen milletler ve toplumlar her zaman her şeye müstahaklarıdır. Hiç de hak etmedikleri halde milyonlarca maaş alanlarla asgari ücretle geçinmeye çalışıp, bunmalıma girip İntihar edenlerin aynı memleket de yaşayıp bu canına kıyan insanların, kanlarını emenlerin baş üstünde tutulduğu bir ülkede çok fazla bir şey beklemek mümkün değildir.