Çorlu Atatürk Meydanı`nda yer alan MÜSİAD Tekirdağ Şubesi Konferans Salonu`nda düzenlenen programa; MÜSİAD, Anadolu Gençlik Derneği, Memur- Sen, ÇİMDER, Alperen Ocakları, İlim Yayma Cemiyeti, Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Mostar İşadamları Oluşumu, İŞTRAK, MTTB, KALEMDER, Yokuş Spor Kulubü, İhsander Kuran Halkaları, Hayrat Vakfı, Niyaziya Vakfı, Ümide Yolculuk Derneği, Çorlu İlim Kültür Vakfı, Mehmet Emin Derneği, HASENDER, Hayrat İnsani Yardım Vakfı, HAK –İŞ, Tümkasder, Bayburtlular Derneği, Sinoplular Derneği, Samsunlular Derneği, Yozgatlılar Derneği, Tokatlılar Derneği, Konyalılar Platformu, Hamidiye Derneği, KUBA Vakfı, Büro Memur – Sen, Ulaştırma Memur – Sen, TOÇ Bir – Sen, Birlik Haber – Sen, Emekli Memur – Sen, Diyanet – Sen, Eğitim Bir – Sen, Sağlık – Sen, Öğ – Der, Sosyal Girişim Derneği temsilcileri ile siyasi partilerden Saadet Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Büyük Birlik Partisi temsilcileri katıldılar.
“IŞİD İslam Adına Müslüman Kıyımı Yapan Taşeron Terör Örgütüdür”
Tüm bu kurumlar adına hazırlanan ortak açıklamayı ise Saadet Partisi Çorlu İlçe Başkanı Murat Vakitçi okudu. Bizler Çorlu`muzda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler olarak son günlerde cennet vatanımızın sürüklenmek istendiği ateş çemberi dolayısıyla bu deklarasyonu sunuyoruz diyen Murat Vakitçi: “Sınırımızın hemen yanı başında IŞİD diye bir bela hasıl oldu. Bu belayı bu coğrafyaya ithal eden silah ve petrol baronları, kaostan beslenen emperyalistlerdir. IŞİD İslam adına Müslüman kıyımı yapan taşeron bir terör örgütüdür. Bu güruhun İslamı ve Müslümanları temsil etmediği ortadadır. Çünkü kandırılmış saf insan yığınlarını koordine eden üst yöneticilerinin çoğu batı mihraklıdır. O bakımdan kandan beslenen bu çeteyi lanetliyoruz. Günahlarınıza Müslümanları alet etmeyin” dedi. Vakitçi açıklamayı şöyle sürdürdü: “IŞİD`i başımıza bela eden küresel çete, Orta Doğudaki ateşi IŞİD maşasıyla karıştırıp harlamaktadır. Bir sizi Esed’ten kurtaracağız diye mazlumları daha vahşi IŞID’e teslim olmaya mecbur bırakıyorlar. Ölümün Türkçesi de, Kürtçesi de, Arapçası da, yüreği olan herkese hüzün verir. Barışın Türkçesi de, Kürtçesi de, Arapçası da yüreği olan herkese huzur verir. Her zaman mazlumun yanında zalimin karşısında olan aziz milletimiz Suriyeli kardeşlerimize olduğu gibi Kobani`den göç etmek zorunda kalan 200 bin kardeşimize de kucak açarken masum çocuğun gözyaşını silen Mehmetçiğimize kimi kendini bilmez, merhametten anlamaz güruh, taş atmaktadır. Ama bizim kardeşlerimiz kendisine taş atan el ile kendisine aş veren eli ayırt edecek ferasete sahiptir.”
“Kobani`ye Gidin Diyenler Tezkereye Neden Destek Vermediler”
O zaman şöyle bir soru sormak gerektiğini de kaydeden Vakitçi: “Kobani`ye girin diye ülkemizi savaş alanına çevirenler, niçin sınır ötesi operasyon yetkisi veren tezkereye destek vermediler? Bu ateşi harlayıp kabartanlar, bu ateş önce sizi yakar. Kürt halkı için yola çıktık diyorsunuz en büyük zararı kendi soydaşlarınıza yapıyorsunuz. İnsanlara sokağa çıkın emri vererek ben sokağa çıkın dedim, yakın yıkın demedim diyen parti başkanının vekili hem de bayan Mehmetçiğimize taş atarken görüntülendi. Sizin amacınız ne? Etrafımızdaki ateş hoşunuza mı gidiyor? Dış güçlerin ve hain işbirlikçilerinin tahriklerine kapılıp gaza gelmeyin. Hani Orta Doğuda barış? Hani baharlar nerede? Bahar Libya`ya geldi mi? Tunus`a geldi mi? Irak`a geldi mi? Mısır`a geldi mi? Fas`a geldi mi? Suriye`ye geldi mi? Bunları görmüyor musunuz?” diye konuştu.
“Bu Ateşten Kimseye Hayır Gelmez”
Topraklarımızda gözü olanlar, Sevr`de alamadıklarını alma derdindeler diyen Vakitçi: “Bunun nihayette kime yarayacağı malumdur. Güvenliğimizin teminatı polise askere taş atarak, sokakları yakarak yıkarak, kamu malına zarar vererek, masum halkı katlederek, dükkanları evleri yakarak yağmalayarak eline ne geçecek? Bu ateşten kimseye hayır gelmez. Bu millete yazık değil mi? Bu zararı kim ödeyecek?” şeklinde konuştu.
“İslam Kardeşliği Tesis Edilmelidir”
Vakitçi açıklamayı şöyle sürdürdü: “Tepkiler ve istekler demokratik platformda dile getirilmelidir.Bu millet dahili ve harici birçok ihanetle mücadele etmiştir. Kendi dininden, dilinden, ırkından olandan bile ihanete uğradığı zamanlar olmuştur. Ama ihanet edenler tarihin karanlık sayfalarına gömülüp gitmiştir. Ama İslam`a bin yıl hizmet etmiş bu aziz millet hala ayaktadır. Allah nasip ederse ebediyete kadar ayakta duracaktır. Bu coğrafyanın tüm vicdan sahipleri, tüm merhamet sahipleri, insanlıktan ve İslamlıktan nasip almış tüm yiğitleri bir araya gelmelidirler. Irkçı, mezhepçi, meşrepçi, cemaatçi yaklaşımlardan vazgeçilerek İslam Kardeşliği tesis edilmelidir.Bizim bu duruşumuzu eleştirenler var. Onlara diyoruz ki, biz kaygılıyız. Burada bulunan bütün başkanlarım kaygılı. Tabi ki kendi kurumlarımız adına kaygılıyız. Ama önce vatan gelir. Bu vatan olmazsa, şanlı bayrağımız semamızda dalgalanmazsa, ezanımız susar, Kur`an okuyan diller Müslüman`a beddua ederse bizim temsil ettiğimiz kurumun ne önemi var. Bu duruşumuz kendisinin 15 katı orduyu duman eden Alparslan`ın duruşudur. Yenilmez yıkılmaz surları yerle yeksan eden Fatih`in duruşudur. En kritik anda 250 kiloluk mermiyi ya Allah deyip namluya süren Seyit Çavuş`un duruşudur. Bacımın peçesine el uzatan kafirin elini kıran Sütçü İmam`ın duruşudur. Gavur bayrağının altında Cuma namazı kılınmaz diyen Şahin Bey`in duruşudur. Bir milletin küllerinden bu cennet vatanı bize emanet eden Gazi Mustafa Kemal`in duruşudur.”
“Kardeşliğimiz Bitmeyecek”
Vakitçi ayrıca: “Uluslararası arenanın hukukun belirlediği evrensel gerekçelerle birlikte müdahil olduğu bir ortamda, Türkiye’yi haksız gerekçelerle hiçbir kimsenin ve hiçbir grubun her türlü provokasyona açık hale getirmeye hakkı yoktur. Bununla birlikte gruplar üzerinde söz sahibi olan kanaat önderlerini; sağduyuya, aklıselim olmaya ve her türlü provokasyona yol açacak söylem ve fiillerden kaçınmaya davet ediyor, kardeşlik sürecini baltalayacak her türlü oluşumun da karşısında yer alacağımızı belirtmek istiyoruz. Bizler nu topraklarda bin yıldır omuz omuza mücadele verdik ve yine bu topraklarda ebediyete kadar omuz omuza yaşamak istiyoruz. Günde 5 defa bu topraklarda minarelerimizden ilahi çağrı yapılırken ve bu çağrıya hep beraber koşarken, kapıdan çıkınca birbirimizin canına kastetmemiz mümkün olamaz. Çünkü o mesaja kulak veren bizler birlik olduğumuz zamanlar dünya bize selam durmuştur. Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır. Bu birlik Allah`ın ipine toptan sımsıkı sarılın emrine vakıf olmakla olur. Bu birlik Müslümanlar ancak kardeştirler emrini özümsemekle olur. Farklılıklarımıza tahammül etmekle olur. Bir lokma ekmeğimizi paylaşmakla olur. Kadim kardeşliğimizi, akrabalığımız bozmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Kesinlikle şiddetin, zalimin, hainin yanında yer almayacağız. Bu bayrak inmeyecek, bu ezan dinmeyecek, kardeşliğimiz bitmeyecek.
Haber: Abdurrahim Yıldırım