DARBELERİN DOKUNULMAYANLARI
10.03.2012
Son haftalarda tüm medya kuruluşlarında sürekli tartışılan 28. Şubat süreci ve askeri darbelerin nedenleri ve sonuçları tüm TV yorumlarında aşağı yukarı aynı. Hepsi dar bir çerçeve içerisine girmiş aynı konuyu şekillendirerek değiştirerek anlatmaya çalışıyor. Hiç kimse darbelerin esas perde arkasındaki sermaye gurupları ve lobilerden bahsetmiyor.
DARBELERİN DOKUNULMAYANLARI
Son haftalarda tüm medya kuruluşlarında sürekli tartışılan 28. Şubat süreci ve askeri darbelerin nedenleri ve sonuçları tüm TV yorumlarında aşağı yukarı aynı. Hepsi dar bir çerçeve içerisine girmiş aynı konuyu şekillendirerek değiştirerek anlatmaya çalışıyor. Hiç kimse darbelerin esas perde arkasındaki sermaye gurupları ve lobilerden bahsetmiyor. 28. Şubat döneminde yeşil sermaye damgası vurularak batırılan bir çok firma, ve en önemlisi bir gecede 100 Milyar doların buhar olması. Darbecilerin her dönem çığırtkanlığını yapan bazı medya patronları ve onların uzantıları. Cumhuriyet elden gidiyor diyerek Askeri resmen darbe yapmaya yönelten esas güç bence sermaye gurupları ve onların himayesindeki medya patronlarıdır. Burada Askeri sadece günah keçisi ilan edip tüm sorumluluğu üzerine atmak haksızlık olmaz mı. 12. Eylül darbesinde işkencelerle insanlığından çıkmış binlerce vatandaş hala büyük bir umutla darbecilerin yargılanmasını bekliyor. Referandum döneminde bir çok sözler verildi. Bu gün gelinen tabloda gene bu işlerin gerçek faillerine dokunacak hiçbir uygulama maalesef ki yok. PKK Terör örgütünü kurduranlarla 12. Eylül darbesini yapanların arasında hiçbir fark yok. Biri iyi polis, biri kötü polis oynamış. Durum hala aynı, Astar değişmiş kılıf aynı. Askeri darbe adı altında insanları toplayıp yıllarca akla gelmeyecek işkenceler yapanların esas gayesi halkı devlete düşman edip silaha sarılmasını sağlamaktı. Buda oldu ve 30 yıldır terör belasından başımızı kaldıramıyoruz. Gerçekten onurlu ve dik durabilen bir devlet olsa bu ülkenin başına bunca kepazeliği açanları ölmüşlerse bile mezarından çıkartır kemiklerini bile yargılar. ABD, ve Yahudi lobisinin uzantıları ne zamanki bu ülkeden atılamasa hiçbir zaman insan görmek istediği gerçek, dik durabilen, onurlu devletini göremez. Darbelerin gerçek faillerine bu güne kadar kimse dokunmaya bile cesaret edemedi. Bu gün bile kamu görevlilerinin yaptığı yolsuzluktan tutun da akla gelebilecek her türlü kepazeliği kapatan, örtpas eden de bu devletin görevlendirdiği yetkililerdir. Saymaya kalksam sadece Çorlu da kalınca bir kitap yapacak kadar kepazelikler, pislikler çıkar. Bir çok defa yazdım da. En üst makamdaki devlet görevlileri bunca kepazeliğe rağmen hala güneşi balçıkla sıvama derdindeler. Bir ülkede idamı kaldırırsanız, cezaları hafifletirseniz, adalet anlayışı parasına ve makamına göre değişirse canına tak eden insanın baş vurabileceği tek adalet olur oda silaha sarılıp kendi adaletini aramak. İşte bu da bittiğimizin göstergesidir. Halkını kendine düşman etmek için bu kadar çaba gösteren bir devlet dünyada var mı acaba. Bu gün hala darbecilerden tutun da bu devlete ihanet edenleri hala baş üstünde tutan, besleyen ve dokunmayan bir devlete başka düşmana gerek yok kendisi varken.
Geçmişini ne çabuk unuttu!
İnsan gerçekten insansa geçmişini asla unutmaz. Geldiği yerden tutun da yaptığı işlerden davranışlarına kadar. MHP Çorlu İlçe Başkan Yardımcısı Oğuzhan Aydın. Bilmeme hatırlar mı. İşine gelmez ama ben buradan hatırlatayım. Daha düne kadar maçlarda şeref tribününde arkanda oturan onlarca bayan taraftara rağmen insan olan hiç kimsenin terbiyesi ve haysiyetine sığmayacak küfürler ve hakaretler yağdırırken, bakıyorum 8. Mart kadınlar günü kutlamalarında bayanlara çiçek dağıtma organizasyonunda bulunuyor. Vah zavallı hiç düşünmedin mi az da olsa geçmişini. Dün yanlarında küfür edip birde azarladığın bayanlara hangi yüzle çiçek verebiliyorsun. Daha fazla küfür etmek için mi yoksa. MHP Şemsiyesi altında neler yaptın hedefin nedir. Bence aynanın karşısına geç ve kendi geçmişinle bir hesaplaş. Aslında buradan Milletvekili Bülent Belen’e de hatırlatmak istediğim bir konu var. Seçim zamanında seçildikten sonra teşkilatlar üzerinde nasıl davranacağının sözünü verdiğini ve bunun şahidini de hatırlatmak isterim. Özel bir firmanın trilyonluk naylon fatura vurgununu ve onun uzantılarının şimdi nerede kimlerle beraber olduğunu sanırım biliyordur. Aslına bakarsanız bu gün partiyi birisi perde arkasından, biriside perdenin önünden yönetiyor. Unuttuysa hatırlatmak istedim.
Hedef Neresi Adnan Başkan!
Ak Parti Çorlu ilçe teşkilatının kongresinden sonra Adnan Volkan yeniden ilçe başkanı oldu .Yönetim listesine baktığımızda son 2 dönemdir çık fazla bir değişiklik yok. En çok göze batan nokta Hüseyin Başaran’ın listede olmayışı. Parti içinde bir sürtüşmemi var yoksa Sayın Başaran il yönetimine girmek için mi çorlu ilçe yönetimi listesinden son anda çıktı. Yönetimde olduğu zamanlar partide çok aktif olan Hüseyin Başaran bu dönemde olmaması ister istemez bu soruları akıllara getirdi. Diğer taraftan Başkan Adnan Volkan’ı partide görmek, çalışmalarda aktif olduğu pek söylenemez. Birde geçtiğimiz aylarda şehir kulübünde garson tokatlama olayı bir gazetede manşet olmuştu. Kendisi konuyla ilgili açıklama yapacağını, Şehir kulübünün bu konuyla ilgili olarak basın toplantısı düzenleyeceğini söyledi. O gün bu gün değişen bir şey yok. Halktan kopuk bir zihniyetle hedefe ulaşılamaz. Kongrede Başta Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan olmak üzere tüm milletvekilleri yerel seçimlerde Çorlu Belediyesinin mutlaka kazanılacağını açıkladı. Hatta Sayın Bakana bu konuda söz verildi. Bu zihniyet ve düşünceyle bence bu iş zor olur.
Sallasan danışmana değiyor!
Son günlerde moda olmaya başlayan basın danışmanlığı furyasında Çorlu önemli bir yol kat etti. Şeyi yani elini sallasan danışmana değiyor. Kim ne danışıyor anlamış değilim ama, birilerinin yaptıklarını kopyalamakla danışmanlık da olmaz.Kapasiteleri ve tecrübeleri ne ki. Veya mafyacılık oynayarak da bu işler olmaz. Bir zamanlar ekmek yediği kaba işemeye kalkmakla da danışman olunmuyor. Hızlı giden atın demişler ya anlayan anlar. Birde Ordudan atılıp gazetecilik camiası içinde gezenlere ne demeli adam olsalardı ordudan atılmazlar. Şimdi bu tiplerden nasıl adam gibi habercilik ve dürüstlük beklersiniz. Temiz biri olsa Ordudan atmazlardı zaten. Birde bunları sözde basın derneklerinde üye yapıp yönetime getirenlerin yüzü kızarır mı acaba. Bence hiç kızarmaz. Teneke misali.