12 EYLÜL GEÇTİ 28 ŞUBAT NE OLACAK
9/24/2011
Bundan 31. yıl önce Türkiye tarihinin en kara günlerinden ve en büyük lekelerinden birini yaşadığı 12. Eylül askeri darbesinin yıl dönümünde, hala yüz binlerce insana bu rezaletin acısıyla yaşamaktadır. Yapılan kirli ve keyfi işkenceler, gözaltılar, idamlar ve daha bir çok kara lekenin yazıldığı o tarihi bir çok kişi hayatı boyunca asla unutmayacaktır.
12 EYLÜL GEÇTİ 28 ŞUBAT NE OLACAK
Bundan 31. yıl önce Türkiye tarihinin en kara günlerinden ve en büyük lekelerinden birini yaşadığı 12. Eylül askeri darbesinin yıl dönümünde, hala yüz binlerce insana bu rezaletin acısıyla yaşamaktadır. Yapılan kirli ve keyfi işkenceler, gözaltılar, idamlar ve daha bir çok kara lekenin yazıldığı o tarihi bir çok kişi hayatı boyunca asla unutmayacaktır. Darbe öncesinde oynana kirli oyunlar. Alevi, Sünni ayrımı ortaya atılarak yapılan katliamlar. En çok dikkatimi çeken konulardan birisi de Çorum olayları sırasında, daha ö dönem Türk silahlı kuvvetleri envanterinde bile yer almayan bir makineli tüfeğin kim yada kimler tarafından oraya nasıl getirilip birilerinin eline teslim edildiği bilinmemektedir. Darbeye zemin hazırlamak amacıyla yıllardan beri hazırlanan ve uygulanan kirli oyunları o günlerde kimse görmedi. Gösterilmek de istenmedi zaten. Sistem gayet basit. Önce asayişi boz. Sonra da usulüne göre düzelt. Soruyorum; 12. Eylül darbesinden önce Türkiye’nin her yeri kan gölüne dönmüşken. Günde en az 40 vatandaşımız hayatını kaybederken, her ne kerametse 12. Eylül sabahında birilerinin elinde adeta sihirli değnek varcasına olaylar bıçak gibi kesiliyor. Her şey güllük gülistanlık. Daha 17. yaşında idam edilen gencin idam kararında “Devleti yıkmaya yönelik girişimler” Maddesi olması çok komik ve bir o kadar da kepazelik değil mi. Koskoca bir Devleti 17 yaşında bir çocuk yıkabilecekse varsın yıkılsın. Bu ne kepazelik. Bu ne kukla bir zihniyet ki, yıllardan beri bu milletin evlatlarını birbirlerine kırdıranlar, ha aynı oyunları değişik senaryolarla, başka figüranlara oynatmaya çalışıyorlar. 12. Eylül referandumunda darbecilerin yargılanacağı resmen açıklandı. Yargılayacak adam kalmadı ki. 90. Yaşına gelmiş Kenan Evren’in yanı sıra o dönem her türlü keyfi işkenceyi zevk olsun diye yapan caniler yargılanacaklar mı acaba. Geçtiğimiz günlerde bir haber kanalında MHP’nin o dönem önde gelen isimlerinden Yaşar Okuyan’ın yaşadığı işkenceleri dinledim. O bahsettiği As subay ve onun gibi canileri bu devlet hala besliyorsa. (Yarın öldüğünde aslında ona başka bir şey demek gerekir de neyse) ÖLDÜKLERİNDE ÜZERLERİNE Bayrak örtülüp Devlet Töreni düzenlenecekse, Hala utanmadan ellerini kollarını sallayarak gezebiliyorlarsa, soruyorum bu millet 12. Eylül referandumunda neyi oyladı.Bayrağı için can verenlerle, ihanet edenler aynı kefeye konuluyorsa nasıl adalet bu. 75. Yaşında ki bir kadına sadece oğlunu ziyarete geldi diye bu kadar adi ve aşşağlıkça bir işkenceyi yapanları besleyen ve öldüğünde üzerine bu canilerin bayrak örtecek bir Devlet zihniyeti olursa, Allah bu Devletin belasını versin diyen haklı olmaz mı sizce. Darbelerin Türkiye’ye açtığı yara daha bir 30. yılda geçse silinemez. Ama Devletin kimliğini kullanarak, halka akıl almaz işkenceler yapan canilerin sorgulanıp deşifre edilerek cezalandırılmaları, yüreklere az da olsa su serper.
Gelelim 28. Şubat Post Modern darbesine. Referandum öncesinde Türkiye yeni bir sabaha farklı uyanacak diyenler, inşallah yakın tarihimizin kara lekelerinden birisi olan 28. Şubat sürecini de sorgular. Daha bu güne kadar kimseye dokunulmadı. “ Demokrasiye balans ayarı yaptık” Diyenler, acaba geçen zaman içerisinde kendi akıllarına da ayar yapmışlarımıdır. Nasıl bir ihanet içerisine girdiklerinin farkında olup, biz ne yaptık demişler mi acaba. Sanmıyorum. Artık birileri bir şeylerin hesabını sormalıdır. Devlet kendi içerisinde artık halkıyla yüzleşmeli.Yaşanan kirli geçmişi tüm gerçekleriyle ortaya sermelidir. Belli bir zümrenin yıllardan beri tüm köşe noktaları tutarak sadece kendi zümresi ve yandaşlarına ülkeyi peşkeş çekmesi, gün gelip bir uyanış hareketi olduğunda bedeli çok ağır olacaktır.Kendi gerçeğiyle yüzleşmeyen Devletlerin geleceği çok da parlak sayılmaz. Bir gün bir şeyler patladığında herkese bir parça isabet edecektir. Zengini, fakiri, üst düzeyi, alt düzeyi fark etmez. Devletin geçmişiyle yüzleşmesi kolay olmayacak tabi ki. Yılların verdiği,üzerleri örtülmüş o kadar kirli defterler var ki, Sözde Vatana, Devlete hizmet ettiğini sanıp aslında ihanet içerisinde olanlara da gerçeklerin bir gün, ama geç kalmadan gösterilmesi lazım.
Zihniyet bozuk, Millet ne yapsın!
Son Zamanlarda Çorlu Otogarı arkasında küçük yazıhanelerin olduğu bölümün arka tarafını bazı kendini bilmezlerin adeta açık hava Tuvaletine çevirdiğini bölgede, o sokaktan her gün geçmek zorunda olan insanların şikayetleri artmaya başladı. Başladı, başlamasına da kim dur diyebilecek. Sokaktan geçerken içinize sinen o iğrenç koku ve pis hava herkesi rahatsız ediyor. Özellikle de Otogar esnafı günün büyük bir bölümünü bu rezil kokuyu çekerek geçiriyor. Yazıklar olsun demekten başka bir çare bulamadım. Yetkililer bu konuda ne gibi önlem alabilir bilemiyorum. Ama zihniyetin bozuk olduğu bir ortamda ne yaparsanız yapın değişen bir şey olmaz. Kafasında örümcek bağlamış toplumların gelecekleri de örümcek ağı gibi karmaşık ve içinden çıkılamaz bir hal alır.