YANGINDAN MAL MI KAÇIRILIYOR
20.04.2012
Islah Organize Sanayi Bölgesi bilmecesi! Milli Eğitim’de neler oluyor?
YANGINDAN MAL MI KAÇIRILIYOR
Tekirdağ’ın Büyük Şehir Belediyesi olacağının açıklanmasından sonra, hatta bu süreçten daha önceki dönemlerde bölgede emlakçilerin cirit attığı bir süreçle karşı karşıyayız. Belde belediyelerinin kapanıp kapanmayacağı konusu henüz meclise bile gelmeden şimdiden kesin gözüyle bakılıyor. Hal böyle olunca da bazı belde belediyeleri ve köylerin bir çoğunda araziler apar topar satılmaya başlandı. Mazerete bakarsanız haklılık payları mutlaka var ama, ortada kesinleşmiş bir yasa ve karar yok. Ellerindeki arazileri bir an önce satma çabasına giren bazı belde belediyeleri ve köyler de acaba şu hesaplar hiç yapılmadı mı, yada birileri bunu hiç mi düşünmüyor. Henüz kesinleşmiş bir yasa ortada yok. Hatta belde belediyelerinin kapanacağına dair Meclis komisyonlarına bile gelmiş taslak çalışması dahi yokken bu acele neyin nesi merak ettim. Tekirdağ Büyük Şehir Belediyesi olursa araziler nasıl olsa büyük şehir belediyesinin olacak düşüncesiyle hareket edip, bir an önce değerli arazilerin yangından mal kaçırırcasına satılması, “Ya olmazsa” sorusu akıllı düşünene herkesin kafasında yer alır. Büyük şehir belediyesi statüsü ve yasası ortada yokken bu acelenin nedeni nedir acaba. Hadi Tekirdağ Büyük Şehir Belediyesi oldu. Belde Belediyeleri de kapatılmadı. Köyler şimdiki statüsünde kaldı. Elden giden değerli arazilerin durumu ne olacak acaba. Şimdiden apar topar satılan değerli arazilerin parasıyla neler yapılacak. Yoksa birilerinin giderayak ceplerimi dolacak.Arazilerin önemli projeler için kaynak yaratmak amacıyla satıldığı söylense de, eğer ki belediyeler yasa çıkar çıkmaz kapatılacaksa ki öyle de olabilir, yapılabilecek önemli sayılan projeler öyle beş, Altı ayda bitecek işler değil. Bence bu işlerin altında farklı hesaplar vardır. Giderayak kim neyi götürürüm onun hesabında olanlar bir gün soluğunu nerede alacaklarını unutmasınlar.
Islah Organize Sanayi Bölgesi bilmecesi!
Çorlu ve civarında yapılacak olan Islah Organize Sanayi Bölgesi projelerinde kafa karıştıran önemli birkaç noktaya değinmek istiyorum. Bu projeler bakanlıktan ihale usulüyle alıp hazırlanıyor. Arazilerin yerleri belirlenmiş. Bakanlığın elinde proje çalışması yapan teknik eleman yok mu. İhaleye verilerek hazırlanan projelerin kesin kabulü söz konusu mu. Projelendirme sonunda yapılacak küçük bir değişiklik sonucunda işin altında ne kadar büyük miktarda bir rant çıkar. Bunu hiç düşünene ve hesaplayan bir yetkili oldu mu acaba. Proje içerinde gösterilen arazi çok önem arz etmiyorsa, ucuz yoldan satın alınabilir, yada istimlak edilmesi gerekiyorsa edilir. Zaten bu durumda ilerde daha da ucuza gitmesin diye her kes arazisini elinden çıkarmaya bakar. Projelerin onaylanacağının ve aynen uygulanacağının herhangi bir garantisi var mı, yok. Bakanlık bence bu projelerin hazırlanması aşamasında kendi bünyesinde bulunana teknik kadrolarla yapmalıydı. İhale usulü hazırlanmış olan projelerin değişmeyeceğinin kimse garantini veremez. Hal böyle olunca ucuz yollu aldığınız bir arazi, projede yapılabilecek küçük bir değişiklikle On katı karla geri kısa bir sürede satacak bir sürü kişi bulursunuz. Altında farklı hesaplar mı var bilemem. Fakat bana öyle geldi bu konuda ÇTSO Başkanı İsmail Güleroğlu ve yetkili makamların bir an önce kamuoyunu bilgilendirici, kafalarda soru işaretlerini giderici açıklamalar yapmaları gerekiyor.
Milli Eğitim’de neler oluyor?
Çorlu Milli Eğitim Müdürlüğünde son zamanlarda disiplinin ve ciddiyetin tamamen elden gittiği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Geçtiğimiz günlerde Çorlu Emniyet Müdürlüğünde yapılan bir toplantıda bir okul müdürünün, toplantı daha başlamadan basın mensuplarını dışarı çıkarması son derece büyük bir kepazeliğin ve laçkalığın açık kanıtı değimlidir. Bir dönem “Yırtık don” davasıyla ulusal basında baya yer alam Çorlu Milli Eğitim Müdürlüğü ikinci bir skandala daha imza attı. Hiçbir yetkili çıkıp da bu okul müdürüne tek bir kelime etmemiştir. Orada basına çıkın diyecek ev sahibi olan Çorlu Emniyet Müdürlüğü yetkilileridir. Tabiî ki her görüşme, toplantı basına açık olmak zorunda değildir. Emniyet Müdürlüğünün konuğu olarak gelen namı diyar okul müdürü bu kadar haddini aşabiliyorsa Burada resmen Devletin çöktüğüne açık bir kanıttır. Çorlu Milli Eğitim Müdürü İsmail Bağlar’ın Dönemin Ak Parti İlçe Başkanı Atilla Arıksoy’a ne söz verdiği ve bunun inkar ettiğini de hatırlarsak kepazeliğin ve rezaletin boyutlarını açıkça ortaya sermektedir. Görevimizi yaparken darp ve tehdit yüzünden hakkında dava açılan sözleşmeli öğretmen Burak Yurter’in rezaletini nasıl kapattığını ve sonraki gelişmeleri İsmail Bağlar çok iyi biliyor. Ak Parti eski ilçe Başkanı Atilla Arıksoy’un yaşanan kepazeliğin ardından konunun üzerine gitmesi sayın müdürü ve soruşturmayı yapan Çorlu’da görevli bir okul müdürünü rahatsız etmiş olacak ki bazı sözler vermiş müdür bey. Şimdi bunları inkar ediyor. Milli Eğitim Müdürlüğünde artık su yüzüne vuran, Körlerin bile net bir şekilde görebildiği Anadolu, Trakya ayrıcılığına neden sessiz kalıyorlar anlamadım. İşlerine öyle geldiği içindir sanırım. Öğretmen evinde yaşanan kepazelik ve daha bir çoğunu da saydınız mı Çorlu Milli Eğitim Müdürlüğünü birilerini resmen çiftliği olduğunu görebilirsiniz. Devletin resmen çöktüğü bir ortamda bunlardan da faza bir şey beklememek lazım. Her şarta ve ortamda koruna bir okul müdürü hakkında İl Milli Eğitim Müdürlüğüne geçen yıl gönderilen gizli ihbar mektubunda İsmi geçen şahsın bayan sözleşmeli öğretmenleri cinsel ilişkiye zorladığına dair yazı gitmesine rağmen şer üçgeninde üzeri kapatıldı. İsmail bağlar ve ekibinin de bu kepazelikten çok önceden haberleri var. Sayın Müdürüm o yüz sürdüğün kutsal topraklardayken acaba bu üzerini örttüğün kepazelikler hiç aklına geldi mi.