Trakya bölgesindeki sınır
kapılarında Fetö terör örgütü mensuplarının nasıl ve ne şekilde geçiş
yaptıklarını ve bir aracın içinde 3-4 kişi varken nasıl da bir kişinin ismi
kaydedilip gerisi kayıtlara bile geçirilmeden yurt dışına çıkılıp kimlerin
kimlerle ne haltlar çevirdiğini 2013 ve 2014 yıllarında sürekli yazmıştım. Size
şimdi 5 Kasım 2014 tarihinde “SINIR KAPILARININ DİLİ OLSA DA KONUŞSA”
başlıklı köşe yazımı hatırlatmak isterim. O tarihte resmen ihbar niteliği
taşıyan köşe yazımı aynen tekrar yazıyorum; “Avrupa’ya açılan sınır
kapılarımız ile ilgili skandal olacak bilgileri içeren konularla ilgili köşe
yazımı bundan Beş, Altı ay önce yazmıştım. O yazılardan yine birkaç bölüm
hatırlatarak başlamak istiyorum. Paralel yapılanmanın Siyaset, Yargı, İş dünyası
ve birbirine bağlantılı kirli ilişkiler zincirinin nasıl yürüdüğünü gücüm
yettikçe kendi çapımda anlatmaya çalışacağım. Özellikle Hamza Bey ve Dereköy
sınır kapılarından yapılan geçişlerde aracın içerisinde Dört, Beş kişi varken,
nasıl oluyor da bir kişinin ismi kayıtlara geçip diğer ensesi kalın kişilerin
isimlerinin kayıt altına alınmadığını ve aynı aracın içinde kimlerin olduğunun
araştırılması, yapılacak olan araştırmadan sonra kimin elinin kimin cebinde
olduğunun anlaşılmasının son derece kolay olacağını yazmıştım. Bunu yazdığım
zaman Paralel yapının yargı ayağındaki bazı Savcılar hemen harekete geçip aynı
gün, aynı anda hakkımda Beş tane soruşturma dosyasını açmaları sizce de doğal
bir durum olmaması gerek diye düşünüyorum. Kapıkule Gümrük kapısını bu tipler
pek kullanmalar. Orada pişti olacaklarını çok iyi bildiklerinden, Dereköy ve
Hamza Beyli Gümrük kapılarını kullanmayı tercih ettiler. İhbar niteliği taşıyan
bu yazıdan sonra dönemin basın Savcısının hakkımda bir günde Dört tane
soruşturma dosyası açması, ilgili köşe yazılarım hakkında araştırma talebimi
dinlemeye bile gerek görmeden işleme almaması çok da normal bir durum değil
midir. Sınır kapılarında yapılan gizemli geçişlerde aracın içinde kimlerin
olduğu ve neyin karşılığında bir araya geldiklerini sınır kapılarının kamera
kayıtları incelenmiş olsaydı her şey net bir şekilde ortaya çıkardı. Aynı aracın
içindeki yargı mensubu, siyasetçi, iş adamı bunların birbirleri ile ve paralel
yapı ile olan bağlantıları, gittikleri yerdeki görüştükleri Ağabeyleri bir bir
ortaya çıkmış olurdu. Kendini Cumhuriyetin Savcısı diye gösterip, aslında
Paralel yapının maşalığının yapan kişiler acaba neyin karşılığında bu kirli
bağlantıyı ört pas etti. Hakkında bir çok yolsuzluk iddiaları havada uçuşan
siyasetçi ile onu yargılayıp adalete teslim etmesi gereken yargı mensubu ve
bunların ayakçılığını yapan İş adamı Avukat Vs aynı aracın içinde yurt dışına
alem yapmaya giderlerse buradan adalet beklenmez de çıkmazda. Böyle bir adalet
anlayışı ancak şerefsizlerin birbirlerini aklama oyunundan başka bir şey olamaz.
Aylar önce Vali, Savcı ve bütün yetkilerle seslendim. Bahsi geçen sınır
kapılarındaki entrikalı geçişler ve araçların içerisinde asla yan yana gelmemesi
gereken kişilerin nasıl bir anda toplanıp yurt dışına aleme gittiklerini
yazdığımda hiç bir yetkili sesinin çıkartmadığı gibi. Bana susmam için dolaylı
tehditleri de eklediğiniz zaman, şu sonuca varırız. Birileri bu kirli seyahatin
ve alemlerin gündeme gelmesinden baya bir rahatsızlık duyuyor. Siz hakkında
işlem yapmanız gereken adamlarla aleme gider, üstelik sınır kapılarındaki
geçişlerde Devletin verdiği kimliği ve makamı kullanarak kendinizi gizlemeye
kalkarsanız, birleri de bu kirli bağlantınızı kurcalarsa tabi ki hoşunuza
gitmez”
Bu yazıyı kaleme aldığım ve
yayınladığım tarihteki basın savcısı şimdi Fetö terör örgütü üyesi olmaktan
tutuklu. O dönemin Çorlu Cumhuriyet Baş Savcısı Fetö den tutuklu, Dönemin
Tekirdağ Emniyet Müdürü Çorlu Emniyet Müdürü başta olmak üzere bir çok yetkili
devlet görevlisi Fetö terör örgütü üyesi olmaktan meslekten ihraç edilip
tutuklandı. Bu ihanet çemberi her yeri sarmışken dik duruş örneği göstererek bu
ihanetin üzerine gittiğim zaman bana yapmadıkları alçaklık kalmayan Fetöcü
hainlerin arkasındaki siyasiler hala bu gün itibar görüp makam ve mevkilerinde
rahatça oturuyor. Bu ihanetin yaşandığı dönemde ihbar niteliği taşıyan köşe
yazımda açıkça ifade etmeme rağmen dönemin Tekirdağ Valisi şu an Fetö emniyet
imamı konumunda olan dönemin Emniyet Müdürüne başarı plaketi veriyordu. O
tarihteki Tekirdağ Valisi, sınır kapılarından sorumlu diğer illerin valileri ve
siyasetçiler de sorgulanmalıdır. Ak Parti zihniyeti benden olana dokunma
anlayışı içinde gittiği sürece ilk seçimlerde sandıkta gereken cevabı alacaktır.
Sözün özü Tekirdağ geneli ve Çorlu da asla Fetö ile mücadele edilmiyor, Fetö ile
mücadele edenlerle mücadele ediliyor. Bu ihanet yaşanırken Tekirdağ Vali
yardımcısı kimdi ve şimdi nerede hemen yazayım, Milletvekili. O gün yetkim yok
diye sızlanırken bu gün geniş yetkilere sahipsiniz sayın vekil ve şimdiki
Tekirdağ milletvekilleri bu ihanete sessiz kalmayın.