Mart 2014 de yapılan yerel seçimler
sonrasında TESKİ genel Müdürlüğü görevine gelen, Haziran ayında yapılacak olan
genel seçimlerde CHP Tekirdağ Milletvekili Aday adayı olan, Uzun yıllardır
Tekirdağ ve Trakya bölgesinde ki çevre konularına hassasiyeti ile bilinen,
Namık Kemal Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta gittiği her yerde
genel başkan mitingine benzer kalabalıkla karşılanması dikkatlerden kaçmıyor.
Tekirdağ Yelken Kulüp’te düzenlenen
toplantının açılış konuşmasına kendini tanıtarak başlayan Cumhuriyet Halk
Partisi (CHP) Tekirdağ Milletvekili Aday Adayı ve Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ)
Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim
Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta; “Ben; 1870 yılında, Bulgaristan’ın
Haskova Eyaleti’nden bu topraklara göç etmiş ve Seymen Köyü’nde yerleşmiş,
Balkan göçmeni bir ailenin 5’inci kuşak bireyiyim. 50 yıllık hayatımın yaklaşık
15 yılını, bu toprakların dışında eğitim için geçirdim. Allah, hayatımın 35
yıllık kısmını da bu bölgede yaşama fırsatı verdi bana. Bu mahalde Namık Kemal
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Arazi ve Su
Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesiyim. Aynı zamanda da Seymen Köyü’nde,
atalarımızdan kalma büyük ölçekli işletmemde tarım ve hayvancılık ile
uğraşıyorum. Bu süre içerisinde bu devlet ve millet bana hangi vazifeyi
verdiyse, elimden geldiğince yapmaya çalıştım. Şunun altını çizerek söylemek
isterim ki bulunmuş olduğum bu görevlerde, kendi menfaatlerimi kesinlikle bu
milletin ve bu memleketin menfaatlerinin önüne koymadan, bütün gücümü kullanarak
yapmaya çalıştım. Hatalarım mutlaka olmuştur. Hata yapmayan insan, hiçbir şey
denemiyor demektir. Hatayı tekrarlayan da hiçbir şey öğrenmiyor demektir. Onun
için her insanın, hayatında değişik hataları birer kez yapma şansı olduğuna
inanırım. İnsan olmanın, beşer olmanın doğasında da vardır aynı şey… Ama bile
bile yanlış, hiç yapmadım. Hele hele memleketini ve milletini zora sokacak
hiçbir harekette bulunmadığımı düşünüyorum” diye konuştu.
Halkçılık ilkesinde, sınıf ve zümre yoktur!
Konuşmasına devam eden Orta; “1980 yılından
sonra bu bölgenin, özellikle bizim tehlikeli dörtgen diye adlandırdığımız
Çerkezköy, Çorlu, Lüleburgaz ve Muratlı dörtgeninin temel sorunu toprak, su ve
çevre kirliliği olmuştur. Zannediyorum, bunun aksini de düşünen yoktur. Ben de
buradaki akademik eğitimimin tamamını, bu konularla ilgili olarak yaptığım
çalışmalara adadım. İl Başkanlığı’mızdaki açıklamamda da söylediğim gibi, hiçbir
aday adayı arkadaşımızdan daha düzgün, daha dürüst ve daha çalışkan olduğumu
söylemeyi aklımdan bile geçirmem. Ama şunu çok net söylüyorum; eğer bu bölgenin
temel sorunları bunlar ise bunu da burada en iyi ben biliyorum. Çünkü ben, bu
işlerin tespiti ve teşhis alternatifi için bir ömür adadım arkadaşlar. Neden
aday adayı olduğumuz konusundaki ikinci mesele ise; son 10 yıldır Türkiye’de
yaşayan halkın değişik sebepler gösterilerek ötekileştirilmesi, bölünmesi ve
kamplaştırılmasıdır. Halkımız, hoşgörüden her Gün biraz daha uzaklaştırılmaya
çalışılmıştır. Bireyler, farklı kimliklerle tasnif edilmeye çalışılmıştır.
Hâlbuki Atatürk’ün halkçılık ilkesinde, kesinlikle sınıf ve zümre kavramları
yoktur. Sadece meslekler vardır. Yasalar ve devlet önünde herkes eşittir, aynı
muameleyi görmek zorundadır. Milletin organize olmuş hali olan devlet, bu
yükümlülüğü taşımaya mecburdur” dedi.
Eğer bana yetki verirseniz!
Orta; “Ülkemizin değişik yerlerinden iş ve aş
kaygısıyla buralara gelerek yaşam kurmuş arkadaşlarımızın hepsinin tanıklık
edeceği gibi bizler bu topraklarda, Balkan Kültürü ve Hoşgörü Kültürü ile bugüne
kadar kavgasız gürültüsüz yaşamayı başardık. 80 Darbesi’nde, lise talebesiydim.
İstanbul’a dershaneye gittiğimiz zamanlarda Çemberlitaş’ta, Beyazıt’ta,
Aksaray’da kan gövdeyi götürürken, Çorlu Lisesi’nde biz birbirimize küfür
etmezdik. Herkes birbirine saygı ve sevgi gösterir, kimse düşünceleri yüzünden
birbirinden rahatsız olmazdı. Bunun adı nedir bilir misiniz; bunun adı Balkan
Kültürü’dür, bunun adı Hoşgörü Kültürü’dür. Doğruları söylemek başka, uygulamak
başkadır. Bu kültürü uygulayan insanlar olarak sizlerin sesini, Cumhuriyet Halk
Partisi çatısı altında parlamentoya taşımak isterim arkadaşlar. Tabi eğer bana
yetki verirseniz.” diye konuştu.
Hasan Tahsin’in torunlarısınız!
Basın toplantısına bir kucak dolusu gazete,
dergi ve haber küpürü ile gelen Orta; “Ben size ne kadar değer verdiğimi
göstermek için birkaç dosya getirdim. Üst idari görevlere başladığım son 15 yıl
içerisinde, bulunduğum yörenin yerel basını okumadan hiçbir sabah işe
başlamadım. Ulu Önder Atatürk’ün söylediği gibi: “Basın, halkın müşterek
sesidir.” Sizlere; o sesi bizlere taşıyan emekçiler, başka bir deyişle hep ifade
ettiğim gibi Hasan Tahsin’in torunları olarak bakarız. Yaptığınız bu
eleştirilerle hem halkın sesini bizlere iletir, hem de bizleri sistem körü
olmaktan kurtarırsınız. Sistem körlüğü çok kötüdür. Hele bir yerlere geldiğiniz
zaman etrafınızı bir tabaka sarar ve der ki: “Hocam sen bir adam asamazsın, bir
de para basamazsın. Sendeki yetkiler kimsede yok. Yürü, kim tutar seni!” İşte bu
noktaya geldiğiniz anda, felaketin veya uçurumun tam dibindesinizdir. Neden bu
dosyayı buraya getirdim biliyor musunuz; hazırlıklı gelmek istedim. Benim size
ne kadar değer verdiğimi, size bir kez daha göstermek istedim. Bu arşivin birkaç
misli ve yine sanal âlemdeki haberlerin yedeklenmiş ve kütüklenmiş onlarca misli
var arkadaşlar. Ben, hepinizi takip ediyorum. Belki de sizin beni takip
ettiğinizden daha fazla takip ediyorum. Sizleri önemsiyor ve değer veriyorum.
İnsanımın hepsini önemsiyorum, ama bu önemsemenin içerisinde bazı acılar da
duyuyorum. Perşembe günkü açıklamadan sonra bir arkadaşım manşet atmış
“Atatürkçü değilim!” diye. Ne derse desin bu kadar ağır gelmezdi. Altına da
metni koymuş. Ben, ‘Cumhuriyet Halk Partili olduğum için Atatürkçü değilim,
Atatürkçü olduğum için Cumhuriyet Halk Partili’yim’ dedim. Bu çok önemli bir
mesajdı, bunu vermek istedim. Arkadaşım onu almış oradan, altını da doldurmuş.
‘Bu durum, belki de bu işin nüktedanlığı’ diyerek düşünmek zorundayız belki de.”
dedi.
Orta zekâsı, Orta nezaketi!
Yerel basını konuk etmek adına düzenlemiş
oldukları organizasyonda hiçbir şeyi tesadüfe bırakmadıklarını ifade eden Orta;
“Bugün, buradaki hiçbir şey rastlantı değil! Çiçekleriniz önünüzde, çünkü bugün
sevdiklerinizi bırakıp buraya geldiniz. Giderken onlara götürün diye koyduk.
Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun. Tanıtım dosyamızın kapağına koyduğumuz kalem
bize uymuş mu bilmem? Geri dönüşümlü ve çevreci bir kalem, bununla da birlikte
basının kalemi susmasın. Basını kimse susturmasın! Arkadaşlarımızın sizlere
biraz sonra dağıtmaya başlayacakları ufak bir de hediyemiz var; taşınabilir
enerji kaynağı. 4 ay boyunca işiniz zor, enerjiniz ve piliniz bitmesin! Önünde
bir de fener var, karanlıkta da aydınlıkta da doğru yolu görelim!” diyerek
yaptığı açıklamaya son verdi. Basın mensuplarının sorularıyla devam eden
toplantıda CHP Tekirdağ Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Halim Orta’nın verdiği
akıl dolu cevaplar, bilgi birikimini ve mütevazı kişiliğini bir kez daha gözler
önüne serdi.
Çorlu’da Genel Başkan Gibi Karşılandı!
CHP Tekirdağ
Milletvekili Aday adayı Prof. Dr. Halim Orta, Çorlu’daki seçim ofisi açılışı ve
CHP Çorlu İlçe binasında yapacağı basın toplantısı öncesinde adete bir genel
başkan gibi karşılanması ve kalabalığın bir hayli fazla olması dikkatlerden
kaçmadı. Çorlu İlçe Teşkilatındaki basın toplantısında Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Albayrak, Çorlu Belediye Başkan Yardımcısı Erdoğan Demirci, Çorlu
İlçe Başkanı Adnan Kum, parti yönetimi ve kalabalık bir vatandaş gurubu katıldı.
Omurtak Caddesi üzerinde bulunan seçim ofisinin açılışını yapan Prof. Dr. Halim
Orta, gördüğü ilgi karşısında bir hayli duygulandı
Haber: Abdurrahim Yıldırım