BİR TEK O KONUŞTU

BİR TEK O KONUŞTU

CHP Çorlu Belediye başkan aday adayı Prof.Dr.Tamer Dodurka ile Çorlu esnafının durumu, engelli vatandaşlarımız, çevre ve gençlik üzerine belediyecilik anlamında yapılması gereken işlerle ilgili olarak çok özel açıklamalarda bulundu. Dodurka bütün Türkiye’ye örnek olması gereken ilginç projelerini Trakya Günden Gazetesiyle paylaştı.

Prof.Dr.Tamer Dodurka, Arife günü esnafın en çok iş yapması gereken bir günde Çorlu’nun nerdeyse yarıya yakın bir bölümünde elektriklerin 12 saat boyunca kesik kalmasına bu güne kadar ilk ciddi tepkiyi gösteren isim olurken bayram öncesinde vatandaşlara yaşatılan bu eziyete karşın da tepkisiz kalmadı. Dodurka yerel yönetim anlayışı, örgütlü toplum, yaşadığı çevreye sahip çıkmak adına yerel yönetimler anlamında görüş ve düşüncelerini bizimle paylaştı. Bu çok özel röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Çorlu halkı sizi Çorlu’nun sorunlarına duyarlılığınız ve çevreciliğinizle tanıyor. Bir ay önce de bu sorunların çözüm yerinin siyaset olduğunu, bu nedenle de belediye başkanlığına aday olduğunuzu ilan ettiniz. Genellikle insan odaklı çalışan belediyeden söz ediyorsunuz. Bu sözünüz toplumun hangi kesimlerini hedefliyor? Bu kesimler için neler vaat ediyorsunuz?

Kentin fiziksel sorunlarına yönelik projelerimizden sık sık bahsediyoruz. Ama neticede her şeyi insan için yapıyoruz. Maalesef bunu tersten uygulayan bir anlayışa da rastlayabiliyoruz… Örneğin kentsel düzenlemeler sanki insan refahı için değil de arabaların rahatı için yapılıyor. Önceliğin insan da olduğunu unutuveriyoruz. Bu anlayışın değişmesi için mücadele vermemiz gerektiği çok açık.Elimizde sihirli bir değnek olduğunu farz edelim, bütün yollarımız hemen asfaltlansın ve jilet gibi düzgün olsun, trafik çilesi bitsin, etrafımız betonla değil, yeşil alanlarla kaplı olsun. Elbette çok iyi olurdu ama bakalım bütün bunlar insanımızı mutlu etmeye yeter mi?

Güzel insanımızın karnı açken, esnafımız kan ağlıyorken, işsizlik had safhaya varmışken sadece kentin güzelleştirilmesiyle insanlarının mutlu olmasını bekleyebilir miyiz?

Bu nedenle “insan odaklı çalışma” derken, kentin insanlara ait olduğunu unutmadan, öncelikle kenti canlandırmada ve kentin gelişiminde rol oynayan kesimlerin başında gelen esnafımıza ve emekçi kesimimize, kentte en çok ihmal edilen ve toplumda yaşam alanı bulmakta zorluk çeken engelli vatandaşlarımıza gereken önemi vermeyi kast ediyoruz.

O halde esnaflarımızdan başlayalım. Belediye başkan aday adayı olarak Çorlu’daki esnafımız için neler düşünüyorsunuz?

Öğrenciyken tuhafiye dükkânında çıraklık yaparak harçlığını çıkaran bir kişiydim. Eşim de öğrenciyken, derslerinden arda kalan vaktini köfteci olan babasına (Köfteci İsmail) köfte yoğurmakla geçiren biriydi. Bu nedenle biz ailece esnaflığın ne olduğunu iyi biliriz. Bu gün esnafımız ekonomik kriz, halkın alım kapasitesinde düşüş, ağır vergiler, şehrin göbeğindeki AVM’ler, bir takım haksız rekabetler, girdilerin/maliyetlerin fazlalığı, kira bedellerinin yüksekliği vb. nedenlerle neredeyse ölüm kalım mücadelesi vermektedir. Bir çok dükkan kepenk indirmektedir. Biz kent yaşamının can damarları olan küçük esnafımızı kaybetmek istemiyoruz. Biz devasa marketlerde mekanik bir alış veriş değil, sıcak sohbetler kurabildiğimiz, gerektiğinde cebimizde para olmasa da borç defterine yazdırarak alış veriş yapabildiğimiz bakkalımızı kasabımızı vb. geri istiyoruz. Onlara her türlü kolaylık ve desteği yapmak sosyal demokrat belediyeler olarak bizim boynumuzun borcudur.

Zabıtamızla, ilgili belediye birimlerimizle esnafımızın en azından belediye ile ilgili işlerini kolaylaştırmak zorundayız. Kentimizde bu esnafımızla birlikte ticaretin gelişmesi için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Çorlu’da bırakın AVM’leri, İstanbul’a yakın olmanın bile dezavantajlarını yaşıyoruz. Burada alışverişi bırakıp parasını İstanbul’da harcayanlar var. En azından bireysel olarak da bu gerçeği unutmamalı, burada ticaretin gelişmesinin kentin gelişimine katkıda bulunacağını düşünerek alış verişlerimizi burada yapmalıyız.

İşe siyasilerimizden başlamak gerekirse, seçimlerde paramızı, İstanbul’un meşhur fotoğrafçılarına ve matbaalarına değil, buradaki esnafımıza bırakmalıyız.

Ayrıca, burada ticaret yapıp vergisini buraya veren, parasını da burada harcayan esnafımızla dışarıdan günübirlik gelip, buradan para kazanıp başka yerde harcayan esnafa, örneğin dışarıdan gelen pazarcı esnafına yerli esnafımızı ezdirmek kabul edilecek bir şey değildir.

Çünkü bizler cenazede de, düğünde de yerli esnafımızla omuz omuzayız. Cenazede tabutun altına bu esnafımızla birlikte giriyor, beraber ağlıyor, düğünde ise beraber oynuyor, beraber gülüyoruz.Bizler birbirimizi kollamazsak kimin bizi kollamasını bekleyeceğiz?
Arife günü Bulvar yolunun bütün alt kısmında, yani yerleşim ve iş yerlerinin en yoğun olduğu yerlerde yaklaşık 12 saat elektrikler kesildi.
Düşünebiliyor musunuz, esnafımızın aylardır umutla beklediği, en iyi işi yapacağı bir günde elektrikler gidiveriyor ve bütün umutlar suya düşüyor. Bu duruma üzülmemek, esnafımızın durumuna kaygı duymamak mümkün müdür? Yine ülke ve kent ekonomisine ve istihdama olan katkılarını maalesef çoğu zaman göz ardı ettiğimiz küçük sanayicimizin de bir yığın sorun içersinde boğulduğunu üzülerek izliyoruz. Bu konularda da üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız.

Biraz da engellilerle ilgili projelerinizden söz eder misiniz?
Normalde aday adaylarının projelerinden bahsetmesi teamüllere aykırıdır. Dikkat ederseniz biraz önce, esnafımızla ilgili tasarladıklarımızı da proje olarak belirtmedim.Ancak iş engelli vatandaşlarımıza gelince durum değişir. Bu konuda planladığım projelerden tabi ki bahsedeceğim, benim aday olmam şart değil, kim aday olursa olsun, hangi parti kazanırsa kazansın yeter ki bu vatandaşlarımız için bir şeyler yapalım, beğenirlerse diğer adaylar bu projelerimi olduğu gibi alsınlar, hatta detaylarını da vereyim isterim. Çünkü engelli vatandaşlarımız siyasi malzeme unsuru olamayacak kadar önemli ve siyaset üstüdürler.
Elbette mimari yapının, yolların, kaldırımların, trafik ışıklarının, toplu taşıma araçlarının, kamu hizmeti veren kurum binalarının giriş ve çıkışlarının bu vatandaşlarımıza göre düzenlenmesi, bunlar yapılırken ilgili sivil toplum kuruluşlarının uzmanlıklarından faydalanılması sosyal demokrat bir belediyenin asli görevlerindendir. Bu düzenlemeler engellilerin toplum içersinde daha kolay yer almasını sağlayabilecektir. Peki, tüm düzenlemelere karşı toplum içersinde yaşama imkanı olmayan engellilerimize belediyelerin yapabileceği bir şey yok mudur?

Şüphesiz vardır ve olmalıdır. Örneğin özellikle otistiklerimiz için düşündüğümüz bir projemiz var. Bu projeye “Çorlu Otistikler Köyü” ya da benzeri bir isim konulabilir. Uluslararası fonlardan alınacak destekle kolayca finanse edilebilecek olan bu ufak köy Çorlu’nun gururu olacaktır. Bu köy sadece otistiklerin değil, onların ailelerinin de kurtarıcısı olacaktır. Her otistik çocuğun ailesi için ölmek bile çok zordur. Çünkü kendileri öldükten sonra evlatlarının ne olacağı kaygısını ömür boyu taşımaktadırlar. Bu köy öncelikle anne babaların umudu olacaktır. Ayrıca otistik çocuklar dört duvar arasına tıkılmayacak, etrafı çevrili köy ortamında gözlem altında dolaşabilecek, hayvanlarla oynayabilecek, kısacası hayatın içine girebilecektir.

Bu Kasım ayında düzenlenecek bir kursa katılarak işaret dilini öğrenmeye başlıyorum!
Benim toplumla iletişim kuramadığım kesim kalmamalı. Allaha şükür her seviyede insanımla ortak değerlere sahibim ve iletişim sorunum yok. En önemli sermayem ise insanıma olan sonsuz sevgimdir. Bu sevgimdeki samimiyet ve içtenliği karşımdaki herkes gayet iyi anlayıp ve değerlendirebiliyor. Halkın sahte sevgi gösterilerine ise karnı tok… Benim kendimi anlatmakta zorluk çekeceğim tek kesim ise işitme engelliler. Ama bunu aşmanın da bir yolu var. O da onların kendi aralarında iletişim amacıyla kullandığı dili, işaret dilini öğrenmek. Eğer belediye başkanlığı görevini alırsam halkla ilişkiler personelinden birkaç kişinin de bu dili öğrenmelerini ve bu vatandaşlarımıza belediye içersinde refakat etmelerini sağlayacağım.

Yine belediye içersinde engelliler ile ilgili projeleri takip edecek, onların sorunlarını çözüm konusunda görev yapacak, belediyeye gelen engelli vatandaşımıza kucak açacak özel bir engelli masası oluşturacağım. Bütün amacım bu vatandaşları evlerinden çıkarıp kent hayatına katabilmektir. Geçmişte buna benzer örnekler görmemiz mümkündür. Çorlu’muzun yakın tarihine baktığımızda ismini unutamadığımız, topluma mal olmuş ve hepimizin sempatiyle baktığı isimlerin başında birkaç zihinsel engelli vatandaşımız gelir.Çorlu’nun renklerinden ve az ya da çok zihinsel engelli olan ancak şu an aramızda olmayan Cengo, Abeş, deli Şerife, Pani Mustafa, Raşit gibi vatandaşlarımızı saygıyla anıyorum. Bakın gelişmiş ülkelerde bu tür insanlar o kadar sevilir ve sayılır ki, bazı kentlerde onların heykeline bile rastlayabilirsiniz. Ben de onlar için, onlara verdiğimiz değer göstermek için mutlaka bir heykel yaptıracağım.

Çevreciliğinizle tanınıyorsunuz. Bir çevreci başkan olarak neler yapacaksınız?
Yine projelerden bahsedecek değilim ancak kim belediye başkanı olursa olsun önemli değil, lütfen daha fazla betonlaşmaya izin vermeyelim, mutlaka hava kalitesini ölçen cihazlarla halkın ne soluduğunu takip edelim, içtiğimiz suyu, yediğimiz gıdayı hijyen açısından kontrol edelim, zehir saçan kalitesiz kömürleri ilçemize sokmayalım, daha az yakıt kirliliğine imkan veren enerji verimliliği mevzuatına uygun olarak binaların izolasyonlarını sıkı olarak denetleyelim, büyükşehir belediyesiyle birlikte düzenli atık depolama alanına kavuşturalım, kentsel atıklarımızı çataklara değil arıtma sistemine aktaralım, tabi ki çevre belediyelerle birlikte atık bertaraf tesislerimizi oluşturalım, çöple geri dönüşebilecek materyalin ayırımının daha evlerde yapılmasını sağlayacak önlemler alalım. Tabi ki bu arzularımız ve sorunlarımız burada saymakla bitmez.

Çöplerin evlerde ayrışması önceki belediyeler tarafından çok denendi ama tutmadı, siz nasıl tutturabileceksiniz?
Bu alışkanlığın sağlanması için halkın teşvik edilmesi gerekir. Bakın ben bunu halkın çöpünü satın alarak yapacağım. Evet, yanlış duymadınız, satın alacağım. Geri dönüşebilen materyal aslında çöp değildir ve ekonomik bir değeri söz konusudur. Bunları işleyen firmalar bu materyalin alıcısıdır. Ben kuracağım organizasyonla bu materyali bu firmalara satacağım ve parasını da bu materyali ayrıştıran ve toplayan vatandaşımıza vereceğim. Bunu başardığımız zaman, bir süre sonra halkımızda çöp ayrıştırma alışkanlığının yerleşeceğine inanıyorum.

Gezi parkı olayları gençlerimizin çevreye ne kadar duyarlı olduğunu ortaya koydu, sizce çevreyle ilgili projeleriniz gençlerde karşılık bulacak mı?
Bir önceki seçim döneminde Çorlu’da muhtelif partilerden 20 civarında aday adayı vardı. Belki hatırlarsınız, basınımız ilgiyle karşılamıştı. Bu kişilere çağrıda bulunmuş,“afişlerimiz, broşürlerimiz için kullanılan kâğıtlar için onlarca ağaç kesilmesine neden olduk, gelin doğadan özür dileyelim, hepimiz bin adet ağaç dikerek Çorlu’da bir seçim korusu yaparak Türkiye’ye örnek olalım” demiştim. Buna gelen tepkilere baktığımda bazıları Çorlu’da onca sorun varken benim odunla, otla uğraştığımı söyleyecek kadar çevrecilikten uzaktılar. Şimdiyse işler farklı, bunlar en azından çevreyle ilgili söylemlerime sessiz kalabiliyorlar. Gençler ise o zaman olduğu gibi, şimdi de bu projelerin içersinde yer almak istiyorlar. Allahtan Gezi Parkında izlediğimiz bir gençliğimiz var artık” Dedi.

Haber: Abdurrahim Yıldırım



Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Yorum yazmak için giriş yapmalısın

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM
2023-07-26 16:38:10
DEVLETİ SOYANLARA ÇORLU BELEDİYESİ GÖZ YUMDU | Trakya Gündem Gazetesi: […] DEVLET TRİLYONLARCA ZARAR EDERKEN YETKİLİLER NE YAPTI […]
2021-10-22 18:39:12
RUHUNU ŞEYTANA SATMAMIŞ DEVLET YETKİLİLERİ ARANIYOR | Trakya Gündem Gazetesi: […] Merhaba değerli okuyucularım. Çorlu Belediyesinin yolsuzlukları, buda yetmemiş gibi,
2021-10-11 10:42:04