Teba zihniyeti ile yönetim olmaz!
Porf. Dr. Dodurka, bir kentin yönetiminin çok önemli olduğunu, Belediyenin Teba zihniyeti ile değil, vizyon ve projelerle herkesin katılımı ile yönetmenin doğru olacağını açıkladı. “Bir iki kitap okuyarak, Hitap şeklini geliştirerek başkanlık yapılmaz” diyen Porf. Dr. Tamer Dodurka gündeme dair yaptığı açıklamada “Değerli Çorlu Halkı,Öncelikle Türk halkı ve Kıbrıs’ımız için çok önemli olan 1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramınızı (Türk mukavemet teşkilatının kurulması) kutluyorum. Şunu belirtmek isterim ki bu toplantının nedeni aday adaylığımı açıklamak değildir, amaç, aday olmayı planladığım belediye başkanlığı için hedeflerimizi ve yönetim anlayışımızı kamuoyuna duyurmak ve partilimiz olsun olmasın herkese, değerli halkımıza yaşanabilecek bir çorluyu birlikte oluşturmak için çağrıda bulunmaktır. Bunun akabinde duyuracağımız hedeflerin halkın ihtiyaçları ve talepleriyle örtüştüğünü ve halkımızın teveccühünü kazandığımızı görürsek, partili arkadaşlarımla birlikte partimizin ilçe binasında aday adaylığı açıklamamız yapılacaktır.
Özellikle vurgulamak istiyorum: Ben gerek Türkiye ve gerekse dünya siyaseti konusunda, kendimce yeterli bilgiye sahip olduğumu iddia edebilirim. Eğer bu toplantıda bu konularda da soru gelirse memnun olurum. Ancak, bu siyasi bilgi ve deneyimim yanında örgüt içi siyasetten fazlaca anlamadığımı söyleyebilirim. Bu, bazıları için bir dezavantaj sayılabilirse de ben avantaj olduğunu düşünüyorum. Çünkü klasik, köhne ve statükocu siyasetçileri değil, değişime açık, vizyon sahibi ve yenilikçi siyasetçilere ihtiyaç vardır. Ülke geleceğinde önemli söz sahibi olabilecek değerlerimizin siyasetle alakası olmaması bu ülke için bir kayıptır ve bu değerlerimizi de kucaklamamız gerekmektedir.Ben de aynı anlayış içersinde, gerek ilçe teşkilatımızın yıllarca emekçisi olmuş, partimizi bu günlere kadar getirmiş değerlerimizin yanı sıra siyasetin kenarında ya da tamamen dışında kalmış ancak güzel ve yaşanabilir bir Çorlu hayali olan herkesi birlikte çalışmaya davet ediyor ve hemen, gecikmeden bir araya gelip hazırlıklara şimdiden başlayalım diyorum. Eğer bu birlikteliği kurmazsak yarın öbür gün Çorlu’da yaşanabilecek olumsuzluklar için söylenmeye ya da kızmaya hakkımız olmayacaktır. Şimdi görev zamanıdır. Çorlu sevdalılarının beni hemen aramasını bekliyorum.
Yönetim anlayışımız nedir? bilim rehberimiz, Atatürk ilkeleri ışığımız, sosyal demokrasi ilkemizdir.Yönetim anlayışımız katılımcı demokrasi prensiplerini içerir. Bunu bir örnekle açıklamak isterim: Çorlumuzda, Ergene ilçesi sınırlarında kalacak olan Sağlık ve Yeşiltepe mahallelerini hariç tutmazsak, 20 mahalle, 1500’e yakın sokak ve cadde bulunmaktadır. Bu kadar sokağa belediyenin sözleşmeliler dahil 269 memuru ve taşeron haricindeki 228 işçisiyle hakim olmak, olup biteni izlemek mümkün değildir. Peki, bu sokaklar nasıl yönetilir? Elbette bir sokağın sorunlarını, ıstıraplarını ancak o sokakta yaşayanlar bilir. Eğer bu sokaktan gönüllüler (sayı sınırı olmaksızın) kurulacak mahalle komitelerinde görev alırlarsa o zaman sokakta bir taş oynasa bile yönetimin haberi olur. Bu gönüllülerle beraber mevcut sorunlar üzerine gidildiği gibi sokağın geleceği de planlanır. Bu konuda sokak sahiplerine (sokak sakini değil sahibi; lütfen sakinliği bir kenara bırakıp sokaklarımıza sahip çıkalım) çok görev düşmektedir.
Hedeflerimiz:
Herkesin bildiği Çorlu’nun sorunlarını burada saymaya sanırım gerek yok. Ancak sorunların üzerine gitme ve çözmede genel anlayışımdan söz etmek isterim. Şurası unutulmamalıdır ki başımıza gelenlerin sebebi bilime, değere, niteliğe sırt çevirmemizdir. Birçok ilimizde izlediğimiz “yap, olmadı yık, başkasını yap” anlayışıyla halkın parasının çarçur edilmesi anlayışına ancak bilimsel ve planlı yaklaşımlar son verebilir.Çorlu’nun geleceği, gerek Çorlu’lu hemşerilerimiz arasından, gerek ülkemizin çeşitli üniversitelerinden gerekse de yurt dışından uzmanlığını kanıtlamış kurum ya da kişilerden destek alınarak planlanacaktır.
Çorlu’nun bütün sorunlarının nedeni plansız büyümedir ve nüfus artışına kentleşme hızının yetişmeyişidir. Bu plansız büyümenin üstesinden ancak planlı ve programlı bir yönetim anlayışıyla gelebilir. Şu an görevde olan belediyemiz tüm çalışkanlığına rağmen geçmişten gelen plansız büyümenin neticesinde, sıkıntıların üstesinden gelmede zorluk çekmektedir. O kadar sıkıntı vardır ki, yapılan güzel çalışmalar bile bu sıkıntıların gölgesinde kalıp insanları mutlu etmeye yetmemektedir.Oysa bir sorun, henüz ortaya çıkmadan evvel kentin gelişim planlarında öngörülmeli ve önlenmelidir. Ortaya çıktıktan sonra üretilecek çareler yetersiz kalabilir. Çorlu’nun en ciddi sıkıntılarından biri olan trafikten örnek verelim. Eğer Çorlu ulaşım planı yıllar önce gerçekçi bir şekilde yapılsaydı, arazi kullanım planlarıyla uyum içinde olsaydı bu gün bu sıkıntıyı çekmezdik. Düşünün hükümet binası ve bazı devlet daireleri, belediye, kolordu, yakın zamana kadar devlet hastanesi, bankalar, iş yerleri vb. hepsi Omurtak Caddesi üzerinde kurulu… Bu durumda, bu caddede trafik sorunu olacağını önceden tahmin etmek için sanırım şehir plancısı olmaya gerek yok.
Ayrıca herkes bilir ki trafiğin akışı için yol üzerindeki genişliğin sabit olması gerekir. Yani geniş olan bir yolda trafik akarken, bir şeritlik bir daralma bu yolda trafiği sıkıştırır. Omurtak üzerinde İstanbul girişinden itibaren çok şeritli olan yol, Askeri Hastane önünde daralmakta ve çile bu noktadan itibaren başlamaktadır. Yine bir plansızlığa örnek verelim: Yeni devlet hastanesinin yeri trafik açısından uygun değildir. Evet, şu an belediyemizce yapılan güzel bir cadde üzerinde kuruludur. Ancak yerleşim yerlerine uzak oluşu, insanların uzak mesafelerden gelme zorunluluğu trafik açısından yük olacaktır. İlerde bunun sıkıntılarını daha çok hissedeceğiz. Bilindiği gibi devlet hastaneleri, devlet daireleri ve TOKİ binalarının yer seçiminde yerel değil, merkezi idare etkin olmaktadır.Ne yapmalı sürekli yeni yol ve geçitler mi açmalıyız? Bakın, Çorlu’da her ay trafiğe 300’den fazla araba katılıyor. Bu yükü azaltmak için sürekli yol, geçit vb. yapmanın herhangi bir faydası yok. Zaten Çorlu’nun sokak ve caddelerinin uzunluğu 700km’ye yaklaşmış durumda. Yapılması gereken, şehir trafiğinde özel araç kullanım ihtiyacını azaltmak yani toplu taşımayı cazip hale getirmek, ne yapıp edip hafif raylı sistemi kurmak (verimli olmaz diyorlar ama ben katılmıyorum), tek yönlü yol sayısını artırarak tek taraflı park alanları sağlamak ve böylece insanların park ihtiyacını sağlayıp uygunsuz parklar nedeniyle oluşan trafik sıkışıklığını önlemek, yer altı otoparkları inşa etmek, bisiklet yolları yaparak bisikletle ulaşımı cazip hale getirmek gibi çareler düşünülebilir. Ancak ne dersek diyelim şu an bunlar şu anda bir şey ifade etmez. Çorlu ulaşım planı bilimsel ölçütlere göre yeniden yapılmalı ve her şey bu plan dahilinde kararlaştırılmalıdır.
Takdir edersiniz ki, tüm hedeflerimden burada bahsetmem mümkün değildir. Biliniz ki, temel belediyecilik hizmetlerinin yanı sıra toplumun dezavantajlı kesimleri yoksullar, engelliler, çocuklar, yaşlılar ve kadınlar ayrıca çevre, toplum sağlığı, gıda hijyeni gibi konular planlarımız arasındadır. Çorlunun marka olmasında olmazsa olmazlardan olan tüm spor dallarının (sadece futbol değil), eğitim kurumlarımızın desteklenmesi, yaşamı renklendiren eğlence sektörünün harekete geçirilmesi, yeşil alan ve parklarla Çorlu’nun yaşanacak bir yer olmasının sağlanması önemsenmektedir.Şu konuyu da çok önemsiyoruz: Herkesin Çorlulu olmakla övünebileceği bir kent kimliği mutlakla geliştirilmelidir. Kent kimliği, kentin kültürü, tarihi, insanı, mimarisi ve doğasıyla belirlenir ve diğer kentlerden farklılıklar ortaya çıkarılır. Şu anda Çorlumuz çarpık kentleşme nedeniyle kimlik bunalımı yaşamaktadır ve bu kimliğini tekrar kazanmalıdır. Bu konuda şimdiden planlarımız mevcuttur.
Çorlu yıllarca tarım veya sanayi kenti olmak arasında bocalayıp durmuştur ancak artık bir sanayi kentidir. İlçemizin milli gelire katkısında birinci sırayı hizmet sektörü, ikinci sırayı sanayi, üçüncü sırayı ise tarım almakta ve tarımın payı her geçen gün daha azalmaktadır. Sanayi kenti olduğumuza göre belediyemizin sanayiciye desteklerinin yanı sıra işçiye de sosyal belediyecilik anlamında katkıları olmak zorundadır.İşsizlik gibi halkın önemli sorunlarına hiçbir el atmadan şehri güzelleştirmek insanlara mutluluk vermez. Benim insanım açken onlara belediye olarak elimden geldiği kadar istihdam yaratamıyorsam, destek olamıyorsam sosyal belediyecilikten bahsetmem doğru olmaz. Sözü daha fazla uzatmak istemiyorum. Konuşmamda ilçemize ait bazı sorunları bilimsel planlarla çözebileceğimize dair örnekler verdim. Bütün sorunlara yaklaşım biçimimiz, çözüm şeklimiz, ilkemiz bu olacaktır. Bütün bu hedeflerimizde bizle beraber olmak isteyen, Çorlumuz için bir şeyler yapmak isteyen herkesle hemen bu gün bir araya gelmek arzusundayım. Bana 0533 362 12 29 numaralı telefondan ulaşabilirler. Her şey güzel Ülkemiz ve Çorlu’muz için olsun” Dedi.
Haber: Abdurrahim Yıldırım