TEK HEDEF TAYYİP ERDOĞAN’DIR

TEK HEDEF TAYYİP ERDOĞAN’DIR

 

 

Çorlu Gazeteciler Derneği üyeleri gerçekleştirdikleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ziyaretleri kapsamında Adalet ve Kalkınma
Partisi (AK Parti) Tekirdağ Milletvekili Özlem Yemişçi ile birlikte,AK Parti
Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli`yi ziyaret ettiler. AK Parti Grup Toplantı
Salonunda gerçekleştirilen görüşmede Canikli gündeme ilişkin

değerlendirmelerde bulundu. Canikli burada tek hedefin
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunun altını çizdi.

Çorlu Gazeteciler Derneği`nin Anadolu Jet işbirliği ile
düzenlediği ile düzenlediği ve dernek üyesi 25 gazetecinin katılımıyla
gerçekleştirilen Ankara ziyaretleri kapsamında gazeteciler,AK Parti Tekirdağ
Milletvekili Özlem Yemişçi ile birlikte AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin
Canikli ile bir görüşme gerçekleştirdiler.

Yurt genelinde yaşanan olaylarda polisin takındığı tavır
ile ilgili olarak takınılan tavrın polisin standart bir tavrı olduğunu kaydeden
Canikli: “Türkiye`de daha 5 – 6 ay öncesine kadar ulusal güvenliğin ön planda
tutulduğu terörle mücadele gibi bir sürecin çok uzun yıllardan beri toplumun
neredeyse genlerine işlediği bir süreç yaşadık aslında son 5 – 6 ay hariç.
Dolayısıyla bütün kurumlar, başta güvenlik güçleri bu konsepte göre
örgütlendiler. Kuruluş biçimlerini bu konsepte göre şekillendirdiler, dizayn
ettiler. Her yerde terör olabilir, büyük şehirlerde her an bir bomba
patlayabilir, bir terörist gösteri olabilir, yada terörist bir faaliyet
olabilir. Dolayısıyla buna karşı duracak olan güvenlik konsepti polisin ki de
dahil olmak üzere bu anlayışla şekillendi, bu anlayış hep hakim oldu. Bu da son
derece doğal. Çünkü terörist geliyor ve polisi şehit ediyor, bir anda. Geliyor
bomba patlatıyor. Sadece dağda şehitlerimiz olmadı mücadele sadece orada olmadı,
şehre kadar inmişti, uzun yıllardır böyleydi” dedi.

Canikli: “Sadece poliste değil kamunun her aşamasında her
noktasında askerimiz de dahil buna aklınıza gelen diğer bütün birimler dahil,
hatta vatandaşımızın zihninde de güvenlik algılaması budur. Taviz vermeyelim
kesinlikle, en ciddi en örgütlü şekilde örgütlenelim, bu hassasiyeti gösterelim
çünkü toplum zarar görmesin, uyanık olalım. Bir hareket tespit ettiğimizde de
onu en kısa zamanda bastıracak zararsız hale getirilmelidir. Bu anlayış yanlış
mı hayır yanlış değil çünkü bu algılama bu konsepti ortaya çıkardı. Aynı konsept
orada da uygulandı. Çünkü konsept geneldir bugünden yarına, üç güne beş güne,
eylem yapılacak alana kişiye göre değişmez. Polisin kuralları vardır, o kurallar
içerisinde, o kurallar çerçevesinde eğitilmiştir, yetiştirilmiştir. Fakat son 6
ayda bu konsept hızla değişti aslında. Yani toplumda değişmeye başladı fakat
kurumlar bu değişime ayak uyduramadı demek belki ağır olur. Belki biraz daha bu
sürecin, çözüm sürecinin, terörün, terör örgütünün tasfiyesi, yurt dışına
çıkması durumunun netleşmesi, kemikleşmesi, kalıcı hale gelmesi ve toplumun
bundan emin olması gerekiyor ancak dönüşüm ondan sonra başlar doğal olarak.
Ondan sonra normal demokratik kuralların, demokratik anlayışın hakim olması
oluşur. Terör tehdidi, terör algısı ortadan kalkarsa ancak o zaman bu
yerleşebilir. Yeni her köşeden bir terörist çıkabilir, bir tahribat yapabilir
topluma, polise zarar verebilir algısının ortadan kalkması gerekir ki herkes bu
konudaki kendi görevini ifa ederken evrensel demokratik değerlere ve anlayışa
daha uygun hareket edebilsin. Bu kalkmadan bu anlayışın yerleşmesi kesinlikle
mümkün değil. Çünkü oradaki o hassasiyet insanı bazen, kurumları, kişileri bazen
normalin ötesinde tedbir almaya itiyor. Çünkü karşıdaki tehdit büyük tehdit
terör tehdidi. Ülkenin bütünlüğünü zedeleyebilecek olan tahrip edebilecek olan
bir tehdit. Ona göre de tedbirler, kurallar algılamalar ona göre geliştiriliyor.
Burada bu sıkıntı yaşandı aslında. Türkiye son 6 ayda bu değişim yaşıyor. 6
aydan beri hamdolsun terör yaşanmıyor. Hatta Ankara`daki bir müdahalede
Diyarbakır`dan getirilen polis aracını gördünüz. Bu çok ilginçtir. Yani artık
oralarda hava hızla değişmeye başladı. Bunun yansıması, polisin müdahale
biçimine, polisin olaylardaki güvenlik algılama içeriğine henüz değiştirmesi
için yeteri kadar zaman olmadı. Bunun ilk görüldüğü yerlerden bir tanesi bu
oldu. Birkaç gün bunlar oldu. Ondan sonra talimat verildikten sonra polis hızlı
bir şekilde bu algılamayı değiştirdi. Fiziki, tahrip edici bir saldırı olmadığı
sürece örneğin Kızılay Meydanı`nda toplanan vatandaşların, meclise,
Başbakanlığa, bakanlıklara ya da oradaki esnafa müdahalesi olmadığı sürece
camını çerçevesini indirmediği sürece, polise taş atmadığı sürece, normal
demokratik talebini hakkını kullandığı sürece kesinlikle müdahale edilmeyecek,
edilmedi zaten. Bütün hepsine bakın o ilk 2 günkü olaylar hariç ondan sonra
bütün Türkiye`nin her tarafında bu kural uygulandı. Hala da uygulanmaya devam
ediyor. Buna rağmen müdahale etmek gerekiyorsa önce su, buna karşın
önlenemiyorsa çünkü bunun önlenmesi gerekiyor yoksa artık yıkım var, tehdit var,
tehdit oluşturuyor, tahribat oluşturuyor, yıkıyor, araçlara zarar veriyor,
barışı zedeliyor, huzur ortamını zedeliyor o noktaya gelmiş artık. Demokratik
bir ortamda muhalefetini, iradesini, düşüncesini aktarmanın ötesine geçmeye
başlamış doğal olarak orada sistemin müdahale etmesi gerekir. Kimin için,
hepimiz için. Yani meclisi basacaksa, Türkiye genelinde rapor yayınlandı
yüzlerce araç yüzlerce iş yerine zarar verecekse elbette müdahale yapılacak.
Önce dediğim gibi suyla ama suyla yapılmadığı zaman gaz. Bu dünyanın her yerinde
kullanılıyor” diye konuştu.

İlk günlerde protestoculara sert müdahale olmasaydı bu
noktalara gelir miydi sürekli bu tartışılıyor sorusu üzerine Canikli: “Şahsi
düşüncem olarak ondan emin değilim. Evet polisin müdahalesi sert. Bunu zaten
hepimiz, ilgili bakanlarımız söylediler açıklamalarını yaptılar. Bununla ilgili
soruşturma da başlatıldı. Gerçekten orada aşırı sert bir müdahale var ve orada
vatandaşlarımızın, tamamen kendi demokratik tepkisini ortaya koymak için orada
bulunan vatandaşlarımızın tepkilerini arttırmışsa bu tabii ki ortaya çıkacak,
soruşturma devam ediyor, yetkililer görevlendirildi. Ama açıkçası olayı başka
şekilde ben değerlendiriyorum. Bu vatandaş açısından olay budur. Orada tepkisini
ortaya koymak isteyen vatandaş açısından olay budur. Vatandaşın bütün tepkisi
samimiyetle o tepkiyi ortaya koymak, o ağacı, o yeşili korumak kendi açısından
oradaki yeşil alanın daraltılmasını engellemek. Fotoğrafın bir noktasında bu var
ve bunda herhangi bir problem yok. Resmin bir köşesinde bu duruyor bu gerçek ama
başka şeyler de var, çok başka şeyler de var. Sis dağıldıktan sonra ortaya
çıkıyor” şeklinde konuştu.

AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli: “İstanbul`da
Sayın Başbakanımızın da katıldığı bir toplantı gerçekleştirdik ve polisin
Taksim`den çekilmesi kararını verdik. Toplantıdan sonra Ankara`ya döndüm,
televizyona baktım. BBC`de katıldım. Ben açtıktan sonra 22 dakika canlı yayın
yaptı İstanbul`dan. Ben açmadan önce ne kadar yayındaydı bilmiyorum. Çok
garibime gitti. Ben İngiltere`de 2 tane master yaptım. Türkiye ile ilgili haber
arardık, günlerce bulamazdık gazetelerde, televizyonlar hiç vermezdi zaten.
Bugüne kadar uluslar arası alanda Türkiye ile ilgili haberler son yıllarda biraz
artmıştır o da çok kısıtlıdır, sınırlıdır. Böyle 22 dakika ki daha sonra
öğrendim ki 1 saat canlı yayın yapılmış. Öyle bir şey var ki dedim ne oluyoruz.
Ağır bir tahribat söz konusu, ağır bir propaganda ve tahribat söz konusu zaten
bu kadar süre yayın vermeleri, canlı yayın yapmaları çok şaşırdım. Daha sonra
gördük ve tespit ettik ki sadece BBC değil, CNN, İngiltere basını, yazılı basın,
Almanya yoğun bir şekilde Fransa hatta Amerika hepsi. İşin garibi hepsinin
içeriği aşağı yukarı aynı. Eleştiri ve olayları ortaya koyma biçimi aynı.
İnanılmaz biçimde katı bir yorum söz konusu. Söylenen şu, Türkiye`de diktatörlük
var, büyük bir baskı var, bu baskının sonunda vatandaş da patladı ve Türk baharı
söylenenlerin özeti bu. Bunun içini dolduruyorlar. Aktarılan bilgilerin
birçoğunun sonradan yanlış olduğu ve tamamının sosyal medyadan kontrolsüz,
filtresiz olduğu, teyit edilmeyen bilgiler üzerinden yorum yapıldığını ben
bizzat görüm daha sonra bunların çoğunun da yanlış olduğu ortaya çıktı. Ölüm var
denildi. Öyle bir abartıldı ki. İnanılmaz vahim bir durum vardı. BBC ölüm var
diye yayın yaptılar. Böyle bir şey olabilir mi. Diğerlerine de baktık aynı yoğun
propagandaya girişmişler. İstihbari bilgiler var, yoğun bir dış boyutun olduğun
u gördük” dedi.

Bu konuda bir tek hedef olduğunu belirten Canikli:
“Tek bir hedef var. Hükümet falan değil, parti falan değil Başbakanımız. Tek bir
hedef var Tayyip Erdoğan bir de şunu aktarıyorlar, o giderse her şey rahatlar
her şey normale döner şeklinde aktarıyorlar. Sonra Almanların 3. havaalanına çok
büyük itirazları vardı. Bir ara Lufthansa ile THY ile arasında ilişkiler ile
ilgili olarak haberler çıktı. THY`nin çok hızlı büyümesi, bazı hava yolu
şirketlerini almak istemesi Almanları, Lufthansa`yı çok rahatsız etti. O zaman
bu rahatsızlıklar gündeme gelmişti. 3. havaalanının yapılması demek THY`nin
önünün açılması demek ve kimsenin tutamayacağı bir noktaya gelmesi demektir.
Almanların bundan rahatsız olduğunu biliyoruz. İngilizlerin Kanal İstanbul`dan
rahatsız olduğunu biliyoruz. Lozan Antlaşması, Montrö Sözleşmesine aykırıdır
diye rahatsız olduklarını biliyoruz. Aynı İngiltere ve Almanya`nın yaptığımız
nükleer şeylerden rahatsız olduklarını biliyoruz. Bunları çok açık bir şekilde
ifade ettiler. Bunlarla arasında direkt bir bağlantı var mıdır? Tespit olarak
henüz yok maddi olarak delil yok ama ben bu aradaki bağa şahsen yürekten
inanıyorum. Bütün uluslar arası ilişkilerde hiçbir şey tesadüf değildir. Uluslar
arası ilişkilerde de biliyorsunuz menfaat esastır. Her ülkenin çıkarı esastır.
BBC böyle yapacak bir anda canlı yayında saatlerce Türkiye`ye bağlanacaklar ve
Türkiye`de Türk baharı başladı ve bu iş bitiyor, Tayyip Bey gidiyor, karizması
çizildi desteği kalmadı diyecekler. Bütün yayınlar böyle. Büyük fotoğrafın bir
yerinde duran o masum görüntü duruyor ama daha sonra büyük fotoğrafa
baktığınızda bütün bunların hepsi belgelendi müthiş bir organizasyon söz konusu.
Organize, saat gibi tıkır tıkır işleyen bir sistem var ve maalesef CHP`de sonuna
kadar boğazına kadar bu işin içinde. Hem milletvekillerinden, hem genel
merkezden twitler atılıyor. Hakaretler, küfürler inanamazsınız. Bu yeni değil
ama. Açın bakın Kılıçdaroğlu`nun konuşmalarına hakaretler, küfürler.
Başbakanımızın 3 tane kelimesi var. Olmamasını konuşabiliriz. Bir tanesi
çapulcu, bir tanesi alkolik hatta sonradan düzeltti o da. Hatta Fatih Altaylı`nın
programında içki içen vatandaşlarımız alınmışsa özür diliyorum dedi. Ona rağmen
3 tane kelime. Gidin bakın Kılıçdaroğlu`nun grup toplantılarını izleyin, tepeden
tırnağa. Bizim bunlara binde bir bile cevap verme hakkımız olamaz. Bize milyon
kere de küfretseler biz bir kere bile küfür etmeyiz. Bunların hiç biri
görülmüyor, hiç biri gündeme gelmiyor, değerlendirilmiyor. Değerlendirirken
artısıyla, eksisiyle, AK Partilisiyle, CHP`lisiyle değerlendirilmesi lazım.
İçeride inanılmaz bir organizasyon var, dışarıda da bir organizasyon var. Ayrıca
şimdi 28 Şubat sürecinin aktörlerinin yavaş yavaş ortaya çıktıklarını, perde
arkasında değil ortaya çıktıklarını ve desteklediklerini, desteklemeye devam
edeceklerini açıkça söylemeye devam edeceklerini açıkça söylüyorlar. İçeriden
açıklama geldi zaten. 28 Şubat sürecinin ilk akla gelen isimlerinin de yoğun
açıklamaları var, yoğun destekleri var” diye konuştu.

AK Parti Tekirdağ Milletvekili Özlem Yemişçi ziyaret
gerçekleştiren Çorlu Gazeteciler Derneği üyelerine teşekkür ederken dernek
başkanı Levent Silistre de kendilerini konuk eden Yemişçi ve Grup Başkanvekili
Canikli`ye teşekkür etti.

Haber: Abdurrahim Yıldırım


Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Yorum yazmak için giriş yapmalısın

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM
2023-07-26 16:38:10
DEVLETİ SOYANLARA ÇORLU BELEDİYESİ GÖZ YUMDU | Trakya Gündem Gazetesi: […] DEVLET TRİLYONLARCA ZARAR EDERKEN YETKİLİLER NE YAPTI […]
2021-10-22 18:39:12
RUHUNU ŞEYTANA SATMAMIŞ DEVLET YETKİLİLERİ ARANIYOR | Trakya Gündem Gazetesi: […] Merhaba değerli okuyucularım. Çorlu Belediyesinin yolsuzlukları, buda yetmemiş gibi,
2021-10-11 10:42:04