Son yılların en büyük sorunlarından biri olan ve insan hayatı için olumsuz
sonuçlara yol açan Obezite ile ilgili olarak Çorlu Özel Reyeap Hastanesi
doktorlarından, Metabolik ve Obezite Cerrahı
Yrd. Doç. Dr. Uğur Ekici önemli açıklamalarda bulundu, dikkat edilmesi gereken
huşuları anlattı.
Yrd. Doç. Dr. Uğur Ekici verdiği bilgide şu ifadelere
yer aldı; “Aşırı kiloluluk, hastalık ölçüsüne varan şişmanlık olarak
tanımlanır. Genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı
artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının normal düzeyin üstüne
çıkması ile kendini gösterir. Dünya Sağlık Örgütü ise obeziteyi, sağlığı
bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır. Obez
insanların yaşıtlarına göre ortalama 15 sene daha az yaşadığı ve yaşam
kalitelerinin çok daha düşük olduğu bildirilmektedir.
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan
enerjinin dengede tutulması önemlidir. Teknolojideki gelişmeler, yaşamı
kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketleri önemli ölçüde sınırlamıştır.
Harketsiz yaşam sonucu harcanan kalorinin azalması ve beslenme ihtiyacının daha
çok fast food ve diğer yüksek kalorili besinler ile karşılanıyor olması
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde obeziteyi önemli bir sağlık problemi
haline geitirmiştir.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre obezite sıklığı;
•
Erkeklerde %20,5
•
Kadınlarda ise % 41,0
•
Toplamda
% 30,3 olarak bulunmuştur.
•
Çocuklarda ise:
0-5 yaşta obezite sıklığı % 8,5 (erkek %10,1, kız %6,8)
6-18 yaşta obezite sıklığı % 8,2 (erkek %9,1, kız %7,3).’ dir.
2008’de, 1.4 milyardan fazla yetişkin fazla kilolu, yarım milyardan fazla
yetişkin ise obezdi. Her yıl en az 2.8 milyon kişi fazla kilolu ya da obez
olmaktan kaynaklanan sonuçlardan ölmektedir. 1980’den 2008’e obezite sıklığı
neredeyse ikiye katladı. Obezite bir zamanlar yüksek gelirli ülkelerle
ilişkilendirilirken şimdi düşük ve orta gelirli ülkelerde de yaygın durumdadır.
Obeziteden kaynaklı ölümler, zayıflıktan kaynaklı ölümlerden daha fazla olarak
görülmektedir. Küresel olarak, diyabet vakalarının %44’ü, iskemik kalp
hastalıklarının % 23’ü ve bazı kanser türlerinin %7-41’i fazla kiloluluk ve
obeziteye dayandırılmaktadır.
Toplam yağ alımını sınırlandırıp doymuş yağ yerine doymamış yağları tercih
ederek, sebze-meyve, baklagiller, tam tahıllar ve kabuklu yemişlerin tüketimini
artırarak, şeker ve tuz alımını kısıtlayarak ve düzenli fiziksel aktivite
yaparak kilolarımızı koruyabilir ve sağlıklı taşam sürdürebiliriz.
Obezite Nasıl Saptanır?
Dünya Sağlık Örgütü’nün obezite sınıflandırması esas alınarak obeziteyi
belirlemek için yaygın olarak Beden Kitle İndeksi (BKİ) kullanılmaktadır. BKİ,
bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m cinsinden) karesine (BKI=kg/m2)
bölünmesiyle elde edilen bir değerdir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
23.00 – 24.99 |
||
|
|
|
|
|
|
27.50 – 29.99 |
||
|
|
|
|
|
|
32.50 – 34.99 |
||
|
|
|
37.50 – 39.99 |
||
|
|
|
Tablo dünya sağlık örgütü verilerinden alınmştır.
OBEZİTE TEDAVİSİ
1.Tıbbi beslenme (diyet) tedavisi,
2.Egzersiz tedavisi
3.Davranış değişikliği tedavisi
4.Farmakolojik tedavi
5.Cerrahi tedavi.
OBEZİTE VE METABOLİK CERRAHİ
Obezite cerrahisinde temel yaklaşım
Besinlerle alınan enerjinin azaltılmasına yönelik bariyatrik
cerrahide hedef, besinlerin gastrointestinal sistemde emilimlerini azaltmaktır.
Bu amaçla bypass, gastroplasti, gastrik bantlama, gastrik balon vb.
yöntemleri kullanılır. Uygun ameliyat yöntemi muayene ve tetkikler sonucunda
belirlenir.
Hangi
hastalar obezite cerrahisine uygundur ?
1-) Vücut kitle indeksi 35 ve üzeri olan ve diyet , egzersiz ve
tıbbi tedaviye rağmen zayıflayamayan hastalar
2-) Vücut kitle indeksi 30 üzerinde olan, ancak yüksek tansiyon,
kalp hastalıkları,diyabet, , solunum sistemi hastalıkları,uyku apnesi ve eklem
hastalıkları gibi nedenlerle yaşam kalitesi ve sağlığı ciddi şekilde
etkilenen hastalara önerilmektedir.
Günümüzde en çok tercih edilen 2 obezite (Bariyatrik) cerrahi
yöntemi Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) ve Gastrik Bypass yöntemleridir.
Bu ameliyatlar Laparaskopik olarak yapılabilen ameliyatlardır.
Obezite ve Metabolik Cerrahi
Obezite, diyabet gelişiminde en önemli risk faktörüdür. Obez bir kişinin diyabet
olma riski zayıf bir insana göre 90 kat daha yüksektir. Zayıf hastalar toplam
diyabetlilerin sadece %15’ini oluşturur ve bunların da çoğu tip 1 diyabettir.
Diyabet hastalarının büyük bölümünün obez olması, diyabet cerrahisi adı altında
yapılan obezite ameliyatlarının yaygınlaşmasına neden olmuştur. Genel inanış,
kilo veren hastaların diyabetten de kurtulabilecekleri yönünde olmasına rağmen,
işin aslı pek de öyle değildir.
Çünkü diyabet birçok bileşeni olan bir hastalıktır ve bu hastalığın hormonal
etkenleri olduğu kadar psikolojik yönüde vardır. Psikolojik olarak hazır olmayan
bir hastaya obezite ameliyatı yaparak yeme-içme alışkanlıklarını değiştirilemez
ve kalıcı bir etki sağlanamaz. Hatta obezite cerrahisi uygulanan bazı
hastalarda, kilo kaybı sağlansa bile, kan şekerleri kontrol altına
alınamayabilir.
Metabolik Cerrahide amaç hormonal değişiklikler oluşturmaktır.
Diyabet tedavisinde obezite cerrahisi ülkemizde de sıkça uygulanan bir
yöntemdir. Fakat araştırmalar bize tüp mide ameliyatı sonrası ilk 5 yılın
özellikle ilk 2 yıllık döneminde efektif kilo kontrolü sağlandığını; ancak
sonrasında hastaların önemli bir bölümünün yeniden kilo almaya başladığını
göstermektedir. Diyabet hastası olup; sadece tüp mide ameliyatı yapılan
hastalarda ise durum çok daha ciddidir. Bu hastalarda hem kilo kaybı daha düşük
hem de diyabet kontrol oranları %50’nin altındadır. Bu tabloyu değiştirmenin
cerrahi anlamda en etkili yolu ise ince bağırsaklara yapılacak müdahaledir.
Çünkü yeme davranışımızı, iştah algımızı ve insülin aktivitemizi belirleyen
hormonların hemen tamamı ince bağırsakların –özellikle- son bölümünden
salgılanmaktadır. Kilo, iştah ve kan şekeri kontrolü sağlanmak isteniyorsa;
yapılacak mide küçültme işlemi ile ince bağırsağın son bölümünün üst kısımlara
taşınması ile birlikte yapılmalıdır. Emilim problemi yaşanmadan yüksek başarı
oranlarına ulaşmak bu şekilde mümkündür. Metabolik Cerrahi’nin temel felsefesi
de budur. Bu felsefenin temel dayanağı; midenin esnek bir organ olması ve
kısıtlayıcı ameliyatların uzun vadede midenin esneyip, genişlemesi nedeniyle
etkinliklerini kaybetmeleridir. Tüp mide ameliyatlarında midenin sol üst
kısmından salgılanan Ghrelin isimli madde devre dışı bırakılmaktadır.
Bu sayede açlık hissinin baskılanacağı iddiası kısmen geçerlidir. Ama bu işlem
kilo, iştah ve kan şekeri kontrolünde tek başına yeterli olmamaktadır. Çünkü
bizim açlık algımızı kontrol eden hormonlarımızın çoğu ince bağırsaklarımızın
son bölümünden salgılanmakta olup; tüp mide işlemine ilaveten ince bağırsaklara
yapılacak bir cerrahi müdahale, açlık hissinde çok önemli değişikliklere neden
olacaktır. Cerrahi yöntemlerle mideden çıkan yiyeceklerin, sindirimin erken
döneminde, ince bağırsakların son bölümü ile buluşmasını sağladığımız zaman;
tokluk hissine neden olan ve insülin aktivitesini artıran hormonların, kandaki
seviyeleri artacak ve bu şekilde yiyecek algısı ve açlık hissinde son derece
olumlu değişiklikler ortaya çıkacaktır.
Tek başına hiçbir yöntem tip 2 diyabet gibi çok faktörlü ve heterojen bir
hastalıkta tam kontrol sağlanmasına imkan vermez. Çünkü tip 2 diyabetin çok
güçlü bir psikolojik bileşeni vardır. Ayrıca işin içinde böbrek tübülleri gibi
otonom rol oynayan faktörler de yer almaktadır. Bu nedenlerle cerrahi tedavinin
de başarısı %100 değildir.
Ancak, medikal tedavi yöntemleri ile karşılaştırma yapıldığında çok belirgin bir
üstünlüğün yanı sıra, metabolik sendromun diğer bileşenlerinde de %90’ların
üzerinde efektif kontrol söz konusudur. Bu noktada vurgulanması gereken en
önemli nokta; metabolik cerrahi ameliyatlarının, efektif kilo kontrolü sağlaması
ve emilimi çok ciddi anlamda etkilemedikleri için; hastaların %90’ının üzerinde
bir bölümünde, egzojen vitamin ve mineral takviyesine gerek duyulmamasıdır.
Yani, obezite ameliyatlarında olduğu gibi, bir hastalığın sona erip, başka
birkaç hastalığın ortaya çıkması gibi bir durum yoktur.
Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi) Ameliyatı
Tüp mide / sleeve gastrektomi ameliyatı, obezite cerrahisinde tüm dünyada en sık
yapılan ameliyattır. Diğer obezite ameliyatlarının bazıları da en az sleeve
gastrektomi kadar etkilidir. Obezite cerrahlarının artan sıklıkta sleeve
gastrektomiyi önermelerinin nedenleri ;
• Ameliyata bağlı komplikasyonlarının diğer ameliyat tiplerine göre sleeve
gastrektomide daha az olması gelir.
• Buna ilave olarak, risk/fayda oranı değerlendirmesi gelir. Daha kompleks,
uzun süreli ve sonuçta daha yakın takip gerektiren ameliyatlarla, sleeve
gastrektomi ile kilo kaybında ve metabolik düzelmelerde benzer ve istenilen
sonuçlar alınırken, daha seyrek takip ve daha az vitamin, eser element eksikliği
ortaya çıkar.
• Diğer taraftan ameliyat laparoskopik olarak yapılmakta ve gelişen teknik
süreçlerle mükemmele yakın sonuçlar alınmaktadır.
Obezite tedavisinde bu kadar yaygın olarak yapılan bu ameliyat, sadece obezite
cerrahlarının öne çıkarmaları ile değil, aynı zamanda sleeve gastrektomi
ameliyatı olmuş hastaların memnuniyetleri ile ilgi çekmiştir.
Sleeve Gastrektomi Nasıl Gerçekleştirilir ?
Güncel sleeve gastrektomi ameliyatı, 15 yıl önce Dr. Gagner tarafından
geliştirilmiştir.
Standart sleeve gastrektomi ameliyatı laparoskopik olarak yapılır.
• Karın duvarında 5 veya 6 küçük delik açılır.
• Karın içine karbondioksit gazı verilerek ameliyat için gerekli alan
yaratılır.
• Tüp midenin istenilen ölçüde oluşturulması için, mideye özel bir tüp
yerleştirilir.
• Bu tüpün sınırlarında mide stapler denilen tek kullanımlık aletler ile tüp
haline getirilir.
• Stapler aynı anda dikiş atıp, kesme işlemini yapmaktadır.
• Midenin yaklaşık olarak % 80-85 i çıkarılmaktadır.
• Kalan mide hacmi 100 – 150 ml kadardır. Bu miktar bir çay bardağı kadardır.
• Ameliyat sonunda kaçak testi yapılır. Mide içine boyalı bir madde verilerek
ameliyat alanlarından sızıntı olup olmadığı araştırılır.
• Ayrılmış olan mide bölümü ise batın duvarında girişte kullanılan bir delikten
çıkarılır.
• Daha güvenli sonuçlar için dikiş hattı üzerine bir kat daha dikiş konulur
ve/veya özel yapıştırıcı (fibrin glue) uygulanır.
• Son olarak ameliyat alanına ince-silikon bir dren yerleştirilir.
• Ameliyatın süresi 60-90 dakika kadardır.
Gastrik By-Pass
Laparoskopik Gastrik Bypass ameliyatı, obezite ameliyatları içinde kendini
kanıtlamış ve sonuçları çok geniş çalışılmıştır.
Son birkaç yıla gelinceye kadar açık farkla bütün dünyada en çok uygulanan
yöntemdi. Tüp mide ameliyatlarının sonuçlarının gastrik bypass ile
kıyaslanabilir olması ve tüp mide ameliyatlarının daha kısa sürede
yapılabilirliği, daha az komplikasyon oluşturması ile seçeneklerde daha az
kullanılmaktadır.
Gastrik Bypass ameliyatı bütünüyle laparoskopik (kapalı) yöntemlerle
yapılmaktadır.
Gastrik Bypass Operasyonu nasıl Gerçekleştirilir ?
Gastrik bypass ameliyatı ilk olarak 1966 yılında Mason tarafından açık cerrahi
girişim olarak gerçekleştirilmiştir
Standart gastrik bypass ameliyatının laparoskopik yöntemle yapılması altın
standartdır.
• Karın duvarına milimetrik boyutta 5 veya 6 giriş yapılır.
• Buralara trocar adını verdiğimiz düz tüpler yerleştirilir.
• Kamera, çalışma aletleri ve staplerler trocarlar içinden geçirilerek
kullanılacaktır
• Karın içine karbondioksit gazı verilerek gerekli çalışma alanı yaratılır.
• İlk olarak midede küçük bir poş (kese) yaratılır.
• Mide yemek borusuna yakın olarak, yaklaşık 30-50 ml. kalacak kadar ikiye
ayrılır.
• Poşun hacmi, tüm mide hacminin %5 i kadardır. Bu volüm kişide
gıda alımını azaltacaktır. Midenin geride kalan % 95 lik bölümünden artık gıda
geçmeyecektir.
• İkinci aşamada, ince bağırsak belirlenen mesafeden ikiye ayrılır. Aşağıdaki
bağırsak ucu yukarıya, yani mide poşuna doğru çıkarılır ve mide poşu ile ince
bağırsak birleştirilir.
• Üçüncü aşamada, ince bağırsağın üst ucu, mide ile birleştirilmiş ince
barsağın alt ucuna yaklaşık 100 cm. mesafede birleştirilir. Böylece gıdalar,
midenin önemli bir bölümü ve ince bağırsağın yaklaşık 100 cm. lik bölümüne
uğramadan doğrudan geri kalan bağırsakta sindirilecekleri için bu işleme mide
bypass’ı denilmektedir. Başka bir deyişle gıdaların sindirimi için kısa yol
oluşturulmuştur. Küçülen mide ile alınan gıda miktarı azaltılmıştır. Bypass ile
gıdaların emilimi azalacaktır. Ameliyatın her aşamasında stapler denilen bir
yandan dikerken aynı anda kesebilen aletler kullanılır.
• Son olarak gerekli ameliyat alanına ince silikon bir dren (tüp) konulur.
Ameliyatın toplam süresi ortalama iki saattir. Bu süre hastanın vücut kitle
indeksine ve daha önce geçirdiği ameliyatlara bağlı olarak uzayabilir.
Sleeve Gastrektomi Sonrası Yaygın Olarak Karşılaşılan Durumlar ve Öneriler
Sleeve Gastrektomi Sonrası Beslenme
Sleeeve Gastrektomi (Tüp mide) operasyonu sonrasında en az bir hafta süreyle berrak sıvı-düşük şeker diyetinde
olunacaktır. Su, çay, meyve çayları, tanesiz et suyu çorba tüketilebilir.
Ameliyattan Bir Hafta Sonra:
Hastanın halen yumuşak veya katı gıda almasına izin verilmez. Katı gıdalar
ameliyat sonrası dikiş (stapler) hattının açılmasına ve kaçağa neden
olabilirler. Aynı şekilde sıvı gıdalar, düşük kalorili ve az yağlı çorbalar,
protein içecekleri alınabilir. Bu dönemde bazı cerrahi beslenme destek mamaları
kullanılabilir. Alınan sıvı gıdaların düşük kalorili ve yağsız olmasına dikkat
edilmelidir.
Ameliyattan 2-5 hafta sonra:
Dikiş (stapler) hattında ayrışma riskine bağlı olarak hastalar
sadece püre şekline getirilmiş gıdalar almalıdır. Fazla gıda alımı ağrı ve
kusmaya neden olabilir. Püre haline getirilmiş et, patates ve her türlü meyve
püresi tüketilebilir. Yine düşük kalorili ve yağsız olmalarına dikkat
edilmelidir. Ameliyattan sonraki ilk 1 ay Karbonatlı içeceklerin tüketilmesi
kesinlikle tüketilmemelidir. Hazır meyve suyu gibi gıdalardan da
kaçınılmalıdır.
Ameliyattan 6-12 hafta sonra:
Artık yumuşak gıdalara geçilebilir. Peynirler, blenderdan geçirilmiş iyi pişmiş
sebzeler, proteinli gıdalar alınabilir. Öğünler arasında en az 4-5 saat olmalı
ve her bir öğün minimum 30 dakikada tüketilmelidir.
Ameliyattan 4 ay sonra:
Hasta
yavaş yavaş ve düzenli olarak normal bir diyete geçebilir. Etler, yumurta,
sebzeler ve baklagiller tüketilebilir. Ancak pirinç, makarna, ekmek gibi gıdalar
6. aya kadar tolere edilemeyebilir.
Ameliyattan sonraki ilk 2 yıl boyunca diyet 600-800 kaloride kısıtlanmalıdır.İlk
yıl fazla kilonun büyük bölümü verilecektir. Yeterli miktarda kilo kaybı
gözlendikten sonra kalori alımı 1000-1200 kaloriye çıkarılabilir. Sleeve
gastrektomiden sonra diyet kişinin tolerans düzeyine göre farklılıklar
gösterebilir. Buna göre bazı gıdaların eklenmesi veya çıkarılması mümkündür.
Ameliyattan önce ve sonra hasta belli miktarlarda düzenli egzersiz düzenine
hazır olmalıdır. Bu, beklenmesi gereken kilo kaybını arttırır ve tekrar kilo
almayı engeller.
Sleeve gastrektomi ameliyatı geçiren hastalar hayatları boyunca küçük
miktarlarda gıda alabilirler. Ayrıca lokmaları çok iyi çiğnemeleri ve yutmadan
önce tamamen sıvı hale getirmeleri gerekir. gastrik sleeve diyeti özel olarak
bazı gıdaların yasaklanmasını gerektirmez. Sadece yüksek kalorili ve karbonatlı
içeceklerden kaçınmak zorunludur. Genellikle bu hastalar gıdalarla sıvıları da
birlikte alamazlar. O nedenle, sıvı tüketiminin öğünler arasında olmasına dikkat
edilmelidir.
Uzun dönemde;
Kalorisi düşük ve şekersiz içecekler içmek gerekir.
Karbonhidratlı, kremalı kahveler içecekler içmemek gerekir. Yüksek kalorili
oldukları için kilo alımına yol açarlar.
Kafeinsiz kahveleri tercih etmek gerekir. Kafein su kaybınını arttırır.
Yemeklerle beraber sıvı almamak gerekir:
Yemek alınan sıvılar besinlerin mide tüpünden daha hızla geçmesine yol açar. Bu
ishale ve bulantı-kusmaya yol açar.
Yemek ardından en az 25-30 dakika beklemek sonra su içmek gerekir.
Yavaş yavaş yemek, çok çiğnemek gerekir:
Yemek süresi, en az yarım saat olmalıdır. Kimi zaman bir saate uzatmak bile
faydalı olacaktır.
Hızlı yemek karında şişkinlik, gerginlik ve ağrıya sebep olabilir.
Lokmaları ufak almak ve çok çiğnemek gerekir. Mideye giden lokmalar ne denli
yumuşak ve ezilmiş olursa o kadar rahat sindirilir.
Yemek yemeyi ciddiye almak gerekir:
Yemek yemek hastalar için başlı başına bir keyif ve mutluluk haline gelmeli. Bu
mutluluğun tadına varmak gerekir ve yavaş yavaş tüketmek önemlidir.
Yemekleri yemek için evde bir yer belirlemek faydalı olacaktır. (Mutfak veya
salon uygun olabilir.)
Ağzınızda bir şeyler varken yürümek yanlıştır. Yürürken bir şeyler atıştırmamaya
özen göstermek gerekir.
Yemek yerken yalnızca yemek yemek gerekir. Televizyon veya bilgisayar başında
yemek yemek daha fazla yemenize neden olabilir.
Yemek yemek haricinde nelerin size mutlu ettiğini bulun.
İnsanla sıkıldığında ya da üzüldüğünde yemek yiyebilir. Bu gibi
bir durum mevcut ise, derhal farklı ilgi alanları bulunmalıdır.