Türkiye geleceğini, kaderini
oylayacağı bir referandum sürecini yaşayacağız 16 Nisan da. Bu heyecanlı
bekleyişin sonunda Evet mi çıkar, Hayır mı çıkar bunu Pazar akşamı hep birlikte
göreceğiz. Evet çıkarsa halkın beklentileri bir hayli fazla. Özellikle de Ak
Parti içinde Feto temizliği yapılacağı beklentileri çok ağırlık kazanmış
durumda. 15Temmuz hain darbe girişimimden sonra hep tartışılan konu şu oldu.
Feto her kurumu eline geçirmiş, her kuruma sızmış fakat ne gariptir Siyasete bir
türlü sızamadı mı. Tabi ki de sızmıştır. Kamuoyu bu siyasetin içine sızmış ve bu
güne kadar dokunulamayan Feto yandaşlarının bir an önce deşifre edilerek gereken
cezaya çarptırılmalarını beklerken şu mazeret ortaya atıldı. İşin siyasi
kanadına dokunulursa ülkede Kaos olur. Hükümet düşer vs. Evet bu görüşü
savunanlar haklılık payı var bence. Ülke zaten nerdeyse uçurumun dibine
gelmişken bir ikinci kaosu yaratmak çok büyük bir bedele neden olabilir. Fakat
şu an tutuklu yada meslekten ihraç edilmiş kamu görevlilerinin siyasi
referansları kimler. Bu kişilere neden dokunulamıyor hala. Feto yapılanması her
kuruma sızmayı başarmışken, siyasete nasıl oldu da sızmadı. Özellikle Tekirdağ
ve Çorlu’da yapılan Feto operasyonları maalesef kamuoyunu tatmin etmediği gibi,
bazılarının  da korunduğu yönündeki görüşleri her geçen gün güçlendirmektedir.
Bu işte siyasi bir güç olmasa birileri nasıl korunup kollanabilir. Halkın 17
Nisan da çıkabilecek bir Evet sonucundan sonra beklentisi siyaset içindeki hala
dokunulmamış Feto yandaşlarına bir an önce dokunulmasıdır. Hayır çıkma durumunda
ise bence sebep olarak da Fetonun  siyasi ayağına dokunulmamış olmasını
tepkileri olacaktır diye düşünüyorum.  En basit ve net örneklerinden biride
bölgemizde yaşanmaktadır. Ergene Belediye Başkanı Rasim Yüksel’in hakkımda
açtığı davalarda Aleyhte karar vermiş olan Savcı ve hakimlerin bir çoğunun Feto
üyeliğinden meslekten ihraç edilerek tutuklu olması ve Ak Parti Tekirdağ
Milletvekillerinin Hala Rasim Yüksel’e dokunmak gibi bir niyetlerinin olmaması
işin en ilginç tarafı değil mi sizce. Yakında Devletin OSB de Derin Deşarj
işinde nasıl 100 Trilyon zarara uğratıldığını belgeleri ile yayınladığımda bu
kirli bağlantının ve korumacılığın nedenini çok daha iyi anlayacaksınız.    

Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin’den Açıklama!

30 Kasım 2016 tarihli Trakya
Gündem gazetesinin internet üzerinden yayınlanan “Dürüst Bürokratlar Baskı
Altında” ve FETÖ Hainleri Trakya’da nasıl Aklanıyor”  başlıklı yazılarınız
kamuoyunda şahsımla ilgili yanlış düşüncelere yol açabilecek mahiyette
olduğundan, iş bu cevap yazısının kaleme alınması haiz olmuştur.

“Bilmem bu rezaletin ne kadar
farkındasınız. Ak Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop’un eniştesi kim,
Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut şahin. Hakkında bir çok şaibe ve
Feto bağlantısı varken bir tane yürekli Savcı Hakimi, bürokrat dokunabiliyor mu.
Hadi canım ne dokunması hepsi önünde ceket ilikliyor. Ak Parti İl başkanı Cüneyt
Yüksel ve ekibi ne yapıyor, koruma şemsiyesine almış, hiçbir bürokrat bu adama
dokunma cesaret gösteremiyor bile” şekillinde yazdığınız yazı ile hakkımda her
hangi bir bilgi, belge veya gerçeğe dayanmayan ithamlarda bulunmaktasınız.

Tüm vatandaşlarımızca çok iyi
bilinmektedir ki, 15 Temmuz 2016 sonrası ülkemizde söz konusu illegal örgüte
üyeliği, irtibatı, iltisakı bulunan tüm kamu personeli hakkında detaylı tahkikat
yapılarak ilgili Olağan üstü kanun hükmünde kararnameler çerçevesinde hem adli,
hem de idari işlemler gerçekleştirilmiştir. Görev yaptığım süre boyunca hakkımda
her hangi bir işlem adli veya idari işlem yapılmamış olup, kamu görevini yerine
getirmenin bilinci ile kurumumun tüm iş ve işlemlerini yürütmekteyim. Tüm Trakya
bölgesinde tanınan bir idareci olarak hakkımda yazılı ve görsel medyada yapılan
bu şekildeki asılsız haberler, tüm bölge idarecileri ve şahsımı tanıyan tüm
kurum personelleri ve paydaşlar hatta etkinliklerimiz takip eden tüm bölge
vatandaşları tarafından da görülmekte ve takip edilmektedir. Hakkımda her hangi
bir hukuki işlem yapılmamışken tarafınızca bu örgütle irtibatlı olduğuma dair
haksız, mesnetsiz, ve iftira niteliğindeki bu suçlamalar ağır bir şekilde
kişilik haklarımı ihlal etmiştir.

Basın hürriyetinin kamu düzeni ve
halkın haber alma özgürlüğü için teşkil ettiği öneme istinaden yapılan
çalışmalar ve gösterilen özen aynı şekilde basında yer alan haberlerin gerçeği
yansıtması hususunda da gösterilmelidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle,
5187 sayılı Basın Kanununun 14 maddesi gereğince iş bu tekzip yazısını üzerinde
her hangi bir değişiklik yapılmadan ilgili haberin yayınlanmış olduğu aynı
sayfanın aynı sütununda aynı puntolarla yayınlanmasını kanuni haklarımın saklı
tutulması kaydıyla rica ederim.